menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

En iyi dostu Mozart’dı

15 1
09.08.2025

Müdür beyin imzasını taşıyan özel izin belgesini bekçiye gösterdi ve demir parmaklı kocaman bahçe kapısının açılmasını bekledi. Çıktı. Babasının kendisi için özel olarak yaptırdığı Oxford model keman kutusunu dikkatle taşıyarak Taksim’e doğru yürüdü.

Zambak sokağa girdi. Yeni yapılmış iş hanının merdivenlerini on altı yaşının verdiği güçle bir hamlede tırmanıp en üst kata çıktı. Üzerinde ‘Profesör Karl Berger’ yazılı zili çaldı. Açılan kapıdan içeriye girip, hemen girişe sıralanmış olan sandalyelerden birine oturdu. Oturduğu yerin tam karşısındaki buzlu camlı kapıdan taşan keman seslerine kulak verdi. İçerideki keman öğrencisinin yanlışlarını yumuşak bir sesle açıklayan Profesör Berger’i dinledi.

Dersin hemen bitmesini, içerideki öğrenci çıkar çıkmaz sıranın çabucak kendisine gelmesini istiyordu. Keman dersini çok sevdiği için değildi bu. Bir oldubittiyle bu işi başlatan babasının ve öğretmenlerinin zorlamalarına rağmen, keman öğrenmeyi hiç istememişti. Kemanı ve müziği yeterince sevememişti. Üstün bir müzik yeteneğine sahip olmadığını biliyordu. Nedir, çok sevdiği babasını üzmemek ve onu hiddetlendirmemek için tam sekiz yıldır keman dersleri alıp durmuştu.

O akşam bir an önce başlamak istemesinin nedeni, dersi çabucak bitirivermek ve böylece zaman kazanarak, okula dönmeden önce en az bir yarım saat kadar İstiklal Caddesi’nde özgürce dolaşabilmekti. Biraz avarelik etmek istiyordu. Sinema kapılarındaki renkli afişlere bakmak istiyordu. Tabii bir de okulun karşısındaki fotoğrafçı dükkanının vitrinine geçenlerde konulmuş mayolu kızın büyük boy fotoğrafına tadını çıkara çıkara bakmak da istiyordu asıl.

İçerideki öğrenci Matmazel Grabowsky, dersini bitirdi ve çıktı. O da aceleyle içeriye daldı. Keman öğretmenini selamladı. Profesör Berger, o akşam çalışacakları parçanın notalarını verdi. Daha önce hiç denemediği, çalmadığı Mozart’ın Si Bemol Majör piyano-keman sonatının notalarıydı bunlar.

Allegro bölümünü çalmaya koyuldu. Ansızın tuhaf bir şeyler olmaya başladı. Daha ilk notalarda içini bir aydınlığın kapladığını hissetti. O ana kadar böyle bir duyguyla hiç karşılaşmamıştı. “Sanki tanrısal bir dile ilk kez kavuşmuştu”. Nefes alışları hızlandı, yanakları pembe pembe oldu.

Andanteyi bitirdi. Kıpkırmızı bir yüzle kemanını kutusuna koydu. Hayretle........

© Muhalif