menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Asmalımescit 74

16 23
18.01.2025

Sabah saat altı, Beyoğlu sisli. İstiklal Caddesi’nin Karaköy ve Tünel’e doğru yokuş aşağı yuvarlanmaya hazırlandığı yerdeki mahalle ise hem sis hem de güneş ışıklarının bir türlü ulaşamaması yüzünden, loş bir aydınlık içinde yüzüyor. Birbirinin içine geçmiş, dolambaçlı ve yapış yapış ıslak sokaklar. Her köşesinden yoğun bir amonyak kokusunun yükseldiği bu sokaklara açılan demir kapılı, demir kepenk ve parmaklıklı, cepheleri heykelli ve ışıksız apartmanlar...

O beş adam, işte böyle bir sabahta ortaya çıktılar. O sisli Beyoğlu sabahında ve güneş alamadığı için daha da loş olan Asmalımescit mahallesinde, sabah saat altıda beş pijamalı adam görüldü. Ucuz pazen kumaştan yapılmış pijamalar giymiş adamlar, Sofyalı Sokağın köşesinden çıktılar. Ayaklarında ev terlikleri ya da topuklarına basılmış ayakkabılar vardı.

Bir iki tanesinin koltuklarında kalın birer dosya bulunan pijamalı adamların, alçak sesle konuştukları duyuluyordu. Pijamasının bütün düğmelerini açmış zayıf bir tanesi, arkadaşlarına ‘resimde kübizm akımı’, ‘Türk resminde D sanat grubunun perspektif anlayışı’ hakkında bir şeyler anlatıyordu. Pijamalı adamlar, yürümeye devam ettiler ve kiraladıkları iki katlı evin önünde durdular.

Biraz önce arkadaşlarına kübizm akımını anlatan adam, 47 numaralı evin kapısını açtı. Beş pijamalı adam üst kata çıkan merdivene yöneldiler. Salona açılan dar balkondaki duvara asılmış eski bir teldolaba sakladıkları cam şişeyi alıp, yeniden salona döndüler.Bir tabaka beyaz kağıdı üç ayaklı bir sehpanın üzerine yaydılar. Teldolaptan aldıkları küçük şişe içindeki naftalini andıran pırıl pırıl, ince ve beyaz tozu kağıda döktüler. Sonra, başparmaklarıyla işaret parmakları arasındaki çukura yerleştirdikleri beyaz tozu, burunlarına........

© Muhalif