Mizah efsanesinin yağmalanan arşivi
Mizah yazarı Erdinç Utku, isyanını bir süredir sosyal medyadan sürdürüyor. Orada yazdıklarını bana da gönderdi. “Gırgır’da yayınlanmış karikatürleri üzerindeki imzaları silerek yayınlamasını Sözcü’ye yakıştıramıyorum” diyordu.
1971’de yayına başlayan mizah efsanesi Gırgır dergisinin ek haline gelmesi başlı başına üzücü bir vaziyet. Oğuz Aral’ın Gırgır’ı, haftalık tirajı 500 bini aşan bir karikatür okuluydu, hem de politik karikatürün okulu. Akbaba’dan gelen karikatür geleneğini zirveye taşımıştı.
Gırgır efsanesinin sonunu getiren Haldun Simavi’nin, 1989’da Oğuz Aral ile yaşadığı anlaşmazlık oldu. Simavi, Oğuz Aral ve ayrılan karikatüristlerin çekmecelerini boşaltmalarına bile fırsat vermeden derginin arşivine el koydu; dergiyi Ertuğrul Akbay’a devretti. O tarihten itibaren Gırgır, aralıklarla 2017’ye kadar yayımlansa da bir daha o eski mizah dergisi olamadı.
Gırgır şimdi de Ertuğrul Akbay’ın oğlu Burak Akbay'ın sahibi olduğu Sözcü gazetesinin eki olarak yayımlanıyor ama eski halinden eser yok. Erdinç Utku’nun yakınması da son derece haklı. Karikatüristlerin güncel çizgileriyle donanmış bir mizah dergisi yerine eski Gırgır’daki karikatürlerin tekrarlanmasıyla yetiniliyor. Nedense politik olmayanlar seçiliyor bir de…
Sözcü’nün Yazı İşleri’nin mutlaka bir açıklaması vardır. Ancak eski karikatürlerdeki imzaların çıkarılarak yayımlanmasının ahlaki bir açıklaması olamaz. Gırgır’ın telif haklarının Sözcü’de olması, sanatçıların imzalarının silinmesini haklı göstermez.
Örnek vermek gerekirse, “İpsiz Osman”, Orhan Alev ve Ergün Gündüz’ün yarattığı bir karikatür serisi. Sözcü, bir kenarına “Gırgır nostalji” yazarak aynen yeniden basıyor her hafta ama yazar ve çizerinin imzası, ismi yok.
Sadece “İpsiz Osman” bandında değil, sekiz sayfalık Gırgır ekindeki karikatürlerin büyük çoğunluğunda imza yok. Sanırım sadece ekin kapağı güncel, onda Sözcü’nün karikatüristi Ergin Asyalı’nın çizimi ve imzası var. Onun dışında bir tek “Hasbi Tembeler” bandında Mort Walker imzası göze çarpıyor; muhtemelen o da yabancı bir çizer olduğu için…
Hatta bazı karikatür bantlarının üzerinde karakterin ya da öykünün adı da yok. Karikatürlerin daha önce ne zaman yayımlandığı bile belli değil. Hiçbirine orijinal tarihi konulmamış. Savruk ve gelişigüzel hazırlanmış bir ek görünümü veriyor bu haliyle.
Gırgır’ı bu şekliyle yayımlamak o mizah efsanesine hakaret. Karikatüristlerin imzalarının çıkarılması da etik açıdan sorunlu bir davranış. Sanatçıyı kendi yaratısından, yaratısını da bağlamından koparmış oluyorlar.
Telif haklarının sahibi olması Sözcü’ye, derginin yayın haklarını vermiş olabilir ama bu onlara sanatsal ürünlerde değişiklik yapma ve sanatçıyı eserinden koparma hakkı vermez.
Tarım ve Orman Bakanlığı, 3 Ekim’de gıdada sahtekarlık yapan firmaları açıkladığında medyadaki haberlerin çoğu eksikti. Milliyet dışındaki gazetelerde firmaların isimleri yazılmayarak, “ürünlerinde taklit ve tağşiş yapan firmalar” korunuyordu. Gazetelerin tersine haber sitelerinin çoğunda yaygın markaların adları yazılarak tüketiciyi korumaya öncelik verildi.
Asıl gazetecilik çalışması, Tarımdan Haber sitesi yazarı Sadettin İnan’dan geldi. İnan, bakanlığın, taklit ve tağşiş ürünler listesini 32 ay beklettikten sonra açıklamasını eleştirdi. TV5 yayınında da “ünlü bir köfte zincirinin ürünlerinde domuz eti tespit edildi ama firma mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı aldırarak listede adına yer verilmesini engelledi” dedi.
Köftecinin adını o vermedi ama şüpheler Köfteci Yusuf’un üzerinde toplanıyordu. İki gün sonra sosyal medyada TT olunca haber siteleri isim vermeye başladı. Şirketin avukatı Ali Uslu’nun, Gazete Pencere’nin sorusuna “bilgisi olmadığı, açıklama yapamayacağı ve iddialara cevap........
© Muhalif
visit website