menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sintine

31 0
13.04.2024

Nazım’ın dediği gibi “Seni düşünmek, güzel şey. Ümitli şey.” Seni beklemek, umutlu şey.Doğanın en muhteşem iklimi gibi…Üstüne yatsan da, koynunda çerçeve yapıp saklasan da.

Denizin üzerine, yıldız tanelerinden tokalar düşüveriyor. Gecesindeki sihir, gündüzün nemli kumuna gizlenmiş, bir yengeç kalıntısından geriye kalmış somon rengi düşleri çağrıştırıyor. Kavun rengi akşamların büyüsü ruhlarımızı tırmalarken gizlice sarıyor sersemliği ve sırları.

Kim bilir, balıkçı barınaklarında bugün hangi istihkak nasip olacak, henüz gözünün çapağını silememiş olana. Bilse zaten erkenden fırlamaz mıydı, beklenti ve çıkar ilişkilerinde türlü oyunların rol cambazlığından çok uzakta, kuytu bir koyun dingin yalnızlığında bekâretini hunharca sunuyor. Bıkmadan ve usanmadan, her gün yeniden yeniden…

Kıyı ile çılgınca öpüşmeye başlıyor, koyun, koynundan fışkıran dalgaların insana dolanmamış sadeliği. Onu, öylece izlemek olağanüstü. Kirlenmemiş, henüz insansı türlerin nasırlı ayakları yahut günahlarının izleri basılı kalmamış, kumların damarlarına. Gerçi kalsa da kum ve su, siler atar.

Kumdan kaleler yapmıyor, bu koyda çocuklar. Çocuklar zaten köpük köpük. Bach’ın izinden haykırıyor ve Eleni Karaindru’nun zerafeti ile büyüyor, giderek orkestra.

Akşamın ne getireceğini, ne sabahın beşinde yola düşen balıkçı biliyor. Ne de gün boyu onu sarıp, kollayacak kazağının yakası. Kazağın yakası, çenesini biraz geçmiş ve emekçi biliyor nerede olduğunu ve de ne yapmak istediğini. Bilmeyenlerden birisi, denize tüm ruhu ile salınan balıkçıyı hep aynı iştahla........

© Muhalif


Get it on Google Play