URFALI TÜRKÜCÜYÜ MÜ YOKSA FELSEFECİYİ Mİ TERCİH EDECEK?
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve kısmen Risale-i Nur damarından beslenen Mücahit Bilici, kaleme aldığı bir makalede iki aykırı çizgide ve iki ayrı kutupta yer alan iki isimle ilgili ilginç bir soru ortaya attı. “Bu nedenle İbrahim Tatlıses ile Ahmet Arslan arasındaki tercih, iki Urfalı veya Urfa için iki gelecek arasındaki bir tercih değil, Urfa ile Atina arasında bir tercih. Dolayısıyla soruyu şöyle sormalı: “Urfalılar karar vermeli: Urfa mı, Atina mı?”
Bu tartışmaya Ankara’dan katılan, Urfa ile ilgili eserler yazan ve çeşitli kitaplara imza atan, kendisi de Urfalı olan Mehmet Kurtoğlu, bu ilginç soruya şu cevabı veriyor: “Bugün Urfa, tarihi dinamiklerinden kopmuş, üzerine oturduğu mirası tüketmiş, Türkiye’nin en cahil şehri. Müzikle, sıra gecesiyle yemekle kafayı yemiş. Müzikle sarhoş olduğundan beyin tutulması yaşıyor. Prof. Dr. Ahmet Aslan’ın ne demek istediğini anlamaktan aciz… Hocaya karşı Tatlıses’i savunacak kadar hakikatten kopuk… Müzisyenliğin makbul bir şey olmadığını idrakten uzak bir şehir… Bunu anlamak için atasözü ve deyimlerimize bakmanız yeterli… Müziği, Amerika’da zenciler ve Kızılderililer yapıyor. Tatlıses mi Arslan mı? Urfa mı Atina mı? Urfa, Atina olduğunda seçkin ve soylu bir şehir olur. Batı’da sınıf atlamak bizde olduğu gibi siyaset ve servetle değil, bilgiyledir. Shakespeare kasabalı, Balzac köylüdür. Ancak bilgi ve sanatları dolayısıyla soylu sınıfına dahil edilmişlerdir. Tatlıses’in şehri getirdiği nokta yırlamak, kebap, lahmacun servisi yapıp, sıra gecelerinde davul zurna çalıp mendil sallamaktır. Arslan’ın Urfa’yı getireceği nokta ise felsefe ile şehri “Doğunun Atinası” yapmaktır. Şehre çağ atlatmaktır. Doğunun müzik şehri olmak kolay ama felsefe şehri olmak kolay değil. Çünkü kafa terletmek gerekir. Ama Urfa kafa terletmek yerine türkü çağırarak bedenini terletmeyi tercih ediyor. Netice Tatlıses olmak baht işi ama Ahmet Arslan olmak emek ve çaba işidir. Urfalı emek ve çaba ile bilgiyi mi keşfedecek yoksa kaderciliğine sığınıp marazi türküler mi çığıracak, göreceğiz.”
Felsefe Profesörü Ahmet Arslan 1944 Şanlıurfa doğumludur. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kurarak 1998 yılına kadar bu bölümün başkanlığını üstlenmiş ve Sosyal Bilimler Enstitüsü........
© Mir'at Haber
visit website