Halkın İradesi Adaletin Garantisidir
Tarihin ilk dönemlerinden beri, halkın iradesi ve hükümet arasındaki ilişki, neredeyse bütün problemlerin temelinde yer alan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir toplumda, siyasi idare önemli bir faktör olurken. Halkın iradesi ve yönetime katılması, her nedense sürekli problemler ile karşı karşıya kalmaktadır.
Yönetim, neden paylaşılmak istenmiyor
Siyasi ve İktisadi sistemlerde yönetme, elbetteki bir grubun elinde olmak durumundadır. Yönetilenler ise, yönetime; sadece düşünce, tutum ve kararları ile katılma imkanına sahiptirler. Teorik olarak, bu konuda herhangi bir problem bulunmamaktadır. Fakat uygulamalara baktıımızda, halkın istek ve beklentilerine karşılık vermek üzere iktidara gelenler, kısa zamanda bu gerçeği unutmakta. Halkı devre dışı bırakarak kendi başlarına ve belli ölçüde keyfi olarak yönetimlerini sürdürmektedirler.
İnsanoğlu, kendini haklı gören ve başkalarından daha iyi olduğunu sürekli hisseden bir varlıktır. Çünkü insanın nefsi ve egosu, bu tür özelliğe sahiptir. İşte böyle bir noktada, önce ilahi ve daha sonra da demokratik sistemler, insanın bu özelliğini giderici çeşitli kurallar getirerek bu tavrı, halkın lehinde dengelemeye çalışmışlardır. Ama, bilineceği gibi insan; her ne kadar adaletli ve hakkaniyetli de olsa, kendi isteklerine engel koyulmasını kabul edemeyen bir varlıktır. Bundan dolayı, ilahi hükümler ve........© Mir'at Haber
visit website