menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

BİR BAŞKA AÇIDAN HAC İBADETİ

42 0
23.05.2024

Önceki aylarda idrak ettiğimiz mübarek Ramazan’ın ardından hac iklimine girmiş bulunuyoruz. Kurban bayramının yaklaşmasıyla birlikte hacı adaylarının heyecanı rahmet dalgaları şeklinde yayılmakta ve bu heyecan inançlı insanları derinden etkilemektedir. Bu günlerde hacca yeni gidecek olanların tatlı telaşı açıkça hissedilirken, daha önce hac görevini yerine getirenlerin hatıraları canlanmakta, hacca gitmek isteyip de imkân bulamayanların ise hüzünlü bekleyişi dikkatten kaçmamaktadır.

Haccın İslam dininin mali ve bedeni ibadetlerinden olduğu, erkek ve kadın her Müslümanın imkân bulması durumunda bu ibadeti yerine getirme sorumluluğunun bulunduğu başta Kur’an-ı Kerim’de, hadislerde ve fıkıh kitaplarında yazılıdır. Dünya ve ahret hayatını bir arada düşünme fırsatı veren haccı usulüne uygun olarak ihlâs ve samimiyetle ifa edenlerin Allah katında üstün dereceler kazanacağı ve günahlarının bağışlanacağı bilgisi hafızamızdaki yerini korumaktadır.

Her yıl hac mevsimi yaklaştığında bu ibadeti yerine getirme aşkıyla yanıp tutuşanların müftülüklere yoğun başvurusu dikkat çekmektedir. Bu durum elbette Müslüman bir toplum için sevindirici ve gurur vericidir. Ancak bu kutlu ibadeti bilinçli bir şekilde yerine getirenler olduğu gibi, haccı ibadet şuurundan uzak folklorik bir değer şeklinde anlayanlar da az değildir.

Haccın sadece şekilsel bir ibadet olarak algılanıp adeta günah çıkarma fırsatı olarak değerlendirildiğine şahit olunca, toplumda hac bilincinin yeterince gelişmediğini söylemekten kendimizi alamıyoruz. Bu konuda yaşadığım bir örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz yıllarda hac yolculuğundan dönen bir Hacı Ağabeyi ziyarete gitmiştim. Ziyaretimde: “Maşallah Ağabey, yanılmıyorsam bir önceki sene de hacca gitmiştiniz” deyince; “Evet Hocam, gitmiştik de sonra bir kusurumuz oldu, tekrar gitmek durumunda kaldık” şeklinde cevap verdi. Bu örnekte de olduğu gibi, maalesef hac büyük bir kesim tarafından işlenen kusurların adeta süngerle silindiği bir günah çıkarma ibadeti olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde hacca gidenlerin yaş ortalamasının oldukça yüksek olması da bu düşüncenin bir sonucu değil midir? Açıkça dile getirilmese de, hac ibadeti ile ilgili algının temelinde şu cümlelerle özetlenebilecek düşüncenin yer aldığını söyleyebiliriz: “Hayat her türlü zevkleriyle doya doya yaşanacak ve ölüme yakın bir zamanda hacca gidilerek günahlardan arınılacak. Hacı oluncaya kadar ibadetler konusunda ihmalkâr davranılabilir, aile ilişkilerinde eş ve çocuklara karşı kaba ve kırıcı olunabilir, ticaretle uğraşılıyorsa faize ve fahiş fiyat uygulamasına bulaşılabilir, alış satış sırasında yalan söylenebilir, bazı günahlarda ısrar edilebilir, yapılan işlere hile karıştırılabilir, devlet malına zarar verilebilir, dedikodu yapılarak kul hakkına girilebilir, ırkçı bir anlayışla insanlar kategorize........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play