menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ALLAH İÇİN GAYB YOKTUR

15 0
22.08.2025

Gayb, duyu organlarına saklı kalan ve insânın bilgisinden gizlenen her şey için kullanılan bir kavramdır. Gaybın karşılığı şuhûd[1] veyâ şehâdettir.[2] Kur’ân, Allah için gayb kabul etmez. Gayb insân için söz konusudur ve her mertebede gayb, aynı anda şuhûd/görünen olmaktadır. Yâni bir bakışa göre gayb olan, bir başka bakışa göre şuhûd olur. Demek oluyor ki; gaybın esası mevcut olmamak değil, herhangi bir sebeple fark edilir olmamak, özellikle görünür olmamaktadır. Bizim göremediğimiz, hatta aklımızla izah edemediğimiz, yok değildir, sadece görüp açıklayamadığımızdır. Bütün bunlar bize gaybın bir izafî/değişken yönü, bir de mutlak yönü olduğunu göstermektedir. İzafî/değişken gayb, bugün/burada/buna göre bilinmeyen; fakat yarın/şurada/şuna göre bilinendir veyâ bilinen olacaktır. Mutlak gayb ise, insânın yaratılış sınırları gereği asla ulaşamayacağı gaybdır ki, bu, ulûhiyetin bilgisi dışına çıkmaz. Ulûhiyetin faaliyetlerinden biri de, bu gaybı tekelinde tutmasıdır. Bu nedenle Allah’ın sıfatlarından biri de “Âlimul Gayb” yani gaybı bilendir.

İşte Bakara/255. âyetin devâmında “O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir[3] denilmektedir. Şüphesiz bu gerçeklik Allah’ın “Alîm” ismiyle bağlantılıdır ve O’nun değişmez zâtî bir sıfatıdır/yönüdür. Başka bir deyişle insânların geçmiş/gelecek ya da yaptıkları/yapacakları her şeyi bilmek Allah olmanın gerektirdiği bir sonuçtur. Çünkü Allah “herşeyi bilgisiyle kuşatmıştır[4] ve O’nun yaratıcı irâdesi yarattığı varlıklarda kesintisiz tecellî eder. Allah’ın her şeyi bilmiş olmasının bir başka anlamı da varlığın “A’yân-ı Sâbite”si ile ilgilidir. Bilindiği gibi A’yân-ı Sâbite; eşyânın varlığa büründürülmesinden önce Hakk’ın ilminde mâhiyeti ve varlığa büründürüldükten sonraki kader ve kazâsının yazılı olduğu bir çeşit dosyadır. Veyâ başka bir tanımla; eşyânın görünür hâle gelmeden önce Allah’ın ilminde bilgi olarak mevcûdiyetleridir. Buradan anlaşılıyor ki; Allah’ın bilgisi/ilmi ezelîdir ve insânın önce yaptıklarıyla ve sonra yapacaklarıyla öğrenilmiş değildir. Bu, insân tarafından bakıldığında Allah’ın tekelinde........

© Mir'at Haber