menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“ONLAR HAYVANLAR GİBİDİR HATTA DAHA DA AŞAĞIDADIRLAR”

21 1
16.12.2023

Bilim insanlarının bir araştırmasına göre önceden gelişmiş öğrenme kabiliyeti için merkezi bir beyin gerektiği düşünülürken yeni bulgular bu görüşe meydan okuyor ve öğrenme ile hafızanın köklerine ışık tutuyor. Yapılan araştırmaya göre denizanaları, merkezi bir beyinleri olmasa bile insanlar, fareler ve sinekler gibi geçmiş tecrübelerinden bir şeyler öğrenebiliyor. Araştırmacılar Karayipler kutu denizanasını (Tripedalia cystophora) engelleri tespit edip bunlardan kaçınmak üzere eğitmişler.

Bilim insanları denizanalarının, ilişkilendirmeli öğrenme yardımıyla karşılarına çıkan engellerden kaçınma kabiliyeti kazanabileceğini göstermiş. Bu öğrenme şekli, canlıların duyusal uyaranlar ve davranışlar arasında zihinsel bağlantılar oluşturduğu bir süreç olarak öğrenmenin bir insan için ne denli üst seviyede olduğuna ışık tutuyor. “Bu hayvanların öğrenme hızı öylesine şaşırtıcı ve ayrıca gelişmiş hayvanlar ile aynı tempoda.” diyor. (Garm.)
Almanya’daki Kiel Üniversitesinde çalışan makalenin baş yazarı Jan Bielecki, “Öğrenme, sinir sistemleri için en üst performanstır.” diyor ve bizi derin bir tefekkür sarıyor.

Gelelim bu bilginin tefekkür dünyamızda bizi götüreceği yerlere ve meselenin özüne.
Kozmik alemden bize uzanan bu bilgi, sistemsel olarak en ilkel, varlık olarak da küçücük canlılar adına öğrenme performansı bakımından bizleri hayrete düşürür ve hayran bırakırken sistemsel olarak en gelişmiş, mevcudiyeti bakımından yeryüzünün efendisi olan ‘’insan’’ adına hüsrana düşürüyor. Beynimizi yakan ve nöronlarımıza kontak yaptıran bir dizi soru ile aklımız karışıyor. Bu verilere göre gelişmiş organizmalar arasında, seçilmiş bir yeri olan insan çok hızlı ve fevkalade şekilde öğrenir, yaşamdan ders alabilir. Kendisini zorlamadan tıkır tıkır işleyen bir farkındalık ile, hayat boyu edindiği yaşam tecrübeleriyle bu fani dünyayı kendisi için adeta küçük bir cennete dönüştürebilir. Hayat ve yasaları bu cennet gibi olan dünyayı ona sunmaya hazırdır, nazırdır, donanımlıdır. Peki, yaşanılan gerçek öyle midir? Oysaki durum bu parametrede bilimin bize ulaştırdığı gerçek gibi işlemiyor. Bilakis çoğu zaman dehşete düşürecek kadar balık hafızalı, eksik akıllı bir embesil misali davranıyor insanoğlu. Canlılar alemi içerisinde gelişmiş organizmalar arasında seçilmiş, çok özel bir yeri olan insan, neden dönem dönem bu kadar geç öğrenip hayatın sürecinde medeniyet ve insanlık basamaklarını çıkamıyor, tepetaklak düşüyor. Medeniyet ve teknoloji ile gelen yüksek ekonomik refah seviyesi; selam ve barış iklimi ile insanlığa huzur getirmesi gerekirken şehirler, ülkeler, kıtalar üzerine göktaşı yağmuruna tutulmuş gibi harab ve turab edecek bir afete dönüyor. Beşerin insanlığı yok edecek tarihi büyük hataları ve gafletleri kendini yok edecek cehalet ve karanlık bir geleceğin zeminini hazırlıyor.
Velev ki birey beynini........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play