YORGUN YÜREK
Dostum, sana kendimle ilgili bir durumdan söz etmek istiyorum. Göğüs kafesimde taşıdığım ve bir yumruk büyüklüğünde olan, çalışmasını benim kontrol edemediğim ve durmaksızın bütün azalarıma kan pompalayan kalbimin bir gün yorulabileceğini düşünmemiştim hiç. Her zaman görevini tam ve hakkıyla yapmaya devam edeceğini sanıyordum. Ona iyi baktığımı, onu yoracak işlerden ve besinlerden uzak durduğumu düşünüyordum. Hatta çok yorulmasın diye kalbime çok kişi ya da şey de sığdırmamıştım.
Bütün bunlar fiziksel olarak ona karşı yapmam gerekenlerdi. İşin bir de manevi tarafı vardı. Ona da dikkat ettiğimi düşünüyordum genellikle. Mesela, ‘Kalpten seviyorum’ dediklerim sınırlıydı. Bana bu olağanüstü kalbi veren Yaradan’ı bir şükür ifadesi olarak seviyordum evvela. Saniyen ‘evrensel esenlik bildirisini bize eksiksiz ve mükemmel bir örneklikle ileten gösteren peygamberin sevgisi vardı orada. Sonra da bu bildirinin üzerine bina edildiği beş ana düsturu yerleştirdim oraya. Çok mu yüklenmiştim bilmiyorum ama bu dünyada çok sevdiğim beş güzelliği daha, eşimi ve dört çocuğumu, yerleştirdim o kendi küçük, işlevi ve içi devasa kalbimin içine. Bunların yanında dostlarım var, orada kendine yer bulan, gönül dostlarım. Onlar kendilerini çok iyi biliyorlar, saymakla vakit geçirmeyeyim. Unutmadan söyleyeyim, bir de kitap var orada başköşede duranlardan.
Geriye dönüp baktığımda çok gibi görünüyor sığdırdıklarım. Bir de hiç yer etmeyenler var. Misal hiçbir zaman makam, mevki, koltuk........
© Mir'at Haber
visit website