İsrailoğullarını “üstün” Kılan Yahve mi, Şanı Yüce Allah mı?
İsrailoğullarına verilen tafdilin Kur’an-ı Kerim’de bir başka boyutu veya anlatımı Duhan suresinde yer almaktadır:
“30. Andolsun, biz İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan kurtardık. 31. Firavun’dan. Çünkü o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi. 32. Andolsun, biz onları bir ilim üzere âlemlere üstün kıldık. 33. Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan âyetler verdik.” (44/Duhan, 30-33)
Ayetin nüzuluna sebep olan olaylar ve toplumsal vasat müşriklerin Hz. Peygamber (s.a.)’e gösterdikleri kural ve ahlak tanımaz muhalefet iken, duruma örnek geçmişte İsrailoğullarının tutumuna atıflarda bulunulmaktadır. Bu vesile ile anlatılmak istenen şuldu: Mekkeli müşriklerin sergilediği nankörlük ve isyankâr tutum onlara özgü değildi. Tarih boyunca sıkça benzer tutumlar görülmüştür. Bunun en tipik olanı Firavun ve çevresinin Hz. Musa’ya karşı takındıkları tutumda görülür. Yüce Allah Firavun ve kavmine seçkin bir elçi olarak Musa aleyhisselamı göndermişti, Musa, onur ve kerem sahibi veya Rabbi tarafından çeşitli ikramlara mazhar olmuş bir zattı. Firavun’dan talebi Allah’a kulluk yapmak üzere yaratılan insanların kölelikten kurtarılması, ibadet etmek üzere serbest bırakılmaları idi.
İsrailoğulları da “Allah’ın kulları”dır, Firavun veya bir başkasının kölesi olamazdı. Kim bir başkasını köleleştirmeye kalkışıyorsa, gerçekte Allah’a ait olan bir hakkı gasp etmiş olur. Bu açıdan arızi bir olay olarak savaş esirleri dışında kimsenin bir başkasını köle olarak kullanmaya hakkı yoktur, Müslümanlar tarihte aksine amelde bulunmuşlarsa da esir pazarlarında köleler üzerinden yapılan satışlar meşru değildir. Ömer bin Abdulaziz, halife olunca köle ve cariyeleri serbest bıraktı
Belki de yüzyıllarca köle kültürü içinde yetişmiş Firavun ve çevresi (Âl-i Fir’avn) Hz. Musa’nın böyle bir söylemle ortaya çıkması onlar için şaşırtıcı bir manifesto idi ve tabii ki Firavun ve adamlarına hayli garip gelecekti. Üstelik Musa aleyhisselâm “Ben güvenilir bir elçiyim, ne söylüyorsam yüce Allah’tan bir mesajdır, kendi adıma konuşuyor değilim” diyordu.
Hz. Musa bunları mücerret sözler olarak söylemekle kalmıyor harikulade mucizeler, aklen geri çevrilmesi mümkün olmayan kanıtlar da ortaya koyuyordu. Bu çerçevede Allah’ın elçisine karşı çıkmak Allah’a karşı büyüklenmekle aynı anlama gelir. Bu da, geçmişte ve bugün kim Allah’ın elçilerine karşı çıkıyorsa hakikatte Allah’a karşı büyüklenme günahını işlediğini göstermektedir.
Ancak Firavun ve adamları Hz. Musa’ya inanmadılar. O zaman Hz. Musa onlarla yollarını ayırdığını, eğer onu taşlayarak öldürmeyi planlıyorlarsa bu zulüm ve kötülüklerinden Allah’a sığındığını söyledi. Sonunda diğer........
© Mir'at Haber
visit website