SAYGIYI TAPINMAYA DÖNÜŞTÜRMEK İLKELLİKTİR
Hukukçu değilim ama hukukî gibi görülen bazı konuları anlamak ve onları dilsiz şeytanlardan olmaksızın dile getirebilmek için hukukçu olmaya değil yürekli, erdemli ve medeni insan olmaya yani gerçek mümin olmaya ihtiyaç vardır.
DEVRİM YASALARI
Yaşadığımız dönemin penceresinden bakıldığında akıl ve ilim dışılığı apaçık olan devrim yasalarımız var. Bulunmaz metalar imiş gibi yürürlükteki anayasamızda korunuyorlar. Üstelik de dokunulamaz kılınarak …
Bu devrim yasalarından biri de türbelerin kapatılması ile ilgili. Bu yasa, Cumhuriyet’in hemen sonrasında 30.11.1925 de kabul edilmiş:
“Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut cerri menfaate müstenit olanlarla bilümum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır. Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak velev muvakkaten olsa bile yer verenler ve yukarıdaki unvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezay-ı nakdi ile cezalandırılır.”
Bu yasaya göre türbelerin kapatılması gerek. Kapatıldığı dönemler oldu da. Peki Anıtkabir ne zaman yapıldı? 1950’lerden sonra ( 1944-1953). Yani türbelerin kapatılmasına ilişkin devrim yasasından çok sonra.
ANITKABİR TÜRBE DEĞİL Mİ?
Yarım asrı aşkındır tören alanı haline getirdiğimiz Anıtkabir modern bir türbe değil mi? Değinilen devrim yasasına aykırı değil mi?
-Hata olup olmaması bir yana- Allah aşkına söyler misiniz bana, türbeleri kapatmış Mustafa Kemal’in kabrini siyasi bir amaçla “Külliye”nin iki katı bir alanda türbeleştirmek ve onu yarı tapılır bir konuma getirmek İslâm’a aykırılığı bir tarafa onun manevî şahsiyetine de saygısızlık değil mi?
Kendisiyle çelişerek size böylesi bir vasiyette mi bulundu?
Mustafa Kemal’i........
© Mir'at Haber
visit website