Uhud Savaşı, istişare, sadâkat ve kararlılık-V
Uhud Savaşı öncesi ve sonrası yaşananlar, Müslümanların kıyamete kadar dikkat etmesi gereken ibretâmiz hadiselerin bir kısmını içermesi cihetiyle hayati önem taşımaktadır.
Bu savaştaki “istişare ve sadakat” örneklerinden bahsetmiştik. Şimdi de Uhud Savaşı hengâmındaki “kararlılık” örneklerinden bahsedeceğiz ki, günümüz Müslümanının Siyonist-Haçlı ittifakı vesâir kâfirlerle yapacağı mücadelede yol gösterici olsun.
KARARLILIK
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), müşriklere nasıl karşılık verileceği hususunda sahabelerle istişare etmiş; gördüğü rüya üzerine Medine’de kalıp, kadın ve çocukları güvenli yerlere yerleştirerek savunma savaşı yapılmasını tercih ettiğini açıklamıştı. Ancak, özellikle Bedir Savaşı’na katılamayan heyecanlı gençler ile Hz. Hamza, Sa’d b. Ubâde, Numan b. Mâlik gibi sahabeler savunma savaşı değil, Medine’nin dışında düşmanla savaşılması konusunda ısrar etmişti.
Savaş hazırlıklarını tamamlayan Müslümanlar, Mescid-i Nebevi’de toplandı. Daha önce meydan savaşı için ısrar edenler, zırhını giyip evinden çıkan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e ısrarlarından dolayı pişman olduklarını, savaşın nerede yapılması gerektiği konusunda vereceği karara uyacaklarını bildirdi. Ancak Peygamberimiz (s.a.v.), “Bir peygamber zırhını giydikten sonra Allah onunla düşmanları arasında hüküm verinceye kadar zırhını çıkarmaz. Eğer sabreder ve görevinizi yaparsanız Allah zaferi size ihsan edecektir” dedi. İşte bu olay, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hem gelmiş geçmiş en şerefli insan ve Peygamber olarak, hem de devlet başkanı ve İslâm ordularının hâmisi olarak kararlılık örneğidir.
İslâm ordusunun Uhud dağına ulaştığı hengâmda, Abdullah b. Übey’in, “Ben meydan savaşına........
© Milli Gazete
visit website