Batıcılık ve Amerikancılık
Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye özellikle 17’nci yüzyılın başlarına kadar kudretli dönemini yaşamıştır. Bu döneme kadar fethettikleri topraklarda adaleti tesis eden Osmanlı Devleti, insanlara Avrupa devletlerine nazaran daha cazip ve müreffeh bir yaşam sunmuştur.
17’nci asrın ilk yarısından sonra kanun ve nizamda baş göstermeye başlayan aksaklıklar görülmüş; Sultan II. Osman ve Sultan IV. Murat zamanlarında ıslahat fikri belirmiş ve Köprülülerin sadrazamlığı döneminde ıslahat fikrine ağırlık verilmiştir. Ancak bu ıslahat düşüncesi, Batı’dan ziyade İslam tarihinin kadim kültüründen faydalanmak şeklinde temayüz etmiştir.
Sultan III. Selim’in hükümdar olduğu 1789 yılından itibaren Batı’nın terakkisine karşı alınacak tedbirler konusu sürekli gündeme gelmiştir. Sultan III. Selim, daha tahta çıkar çıkmaz 1792 yılında Osmanlı-Rus Harbi başlamıştı. Bu savaş, Osmanlı’da yenileşme ve Batılılaşma hareketlerinin başlangıcı oldu.
Askeri alandaki yenilgilerin önüne geçmek isteyen Sultan III. Selim, bu alanda önemli yenilikler yapmak istemiş; bunun için de “Nizam-ı Cedid” adıyla ıslahatlara başlamıştı. Bu yeniliklerle hem içteki Yeniçerilerin fitnesini hem de dışarıdaki yenilgileri önlemek isteyen III. Selim, baskılar sonucu geri adım atmak zorunda kaldı. III. Selim’in bu ıslahat çabaları sadece askeri alanla sınırlıydı.
Sultan II. Mahmut’un tahta geçtiği yıllar ise yine Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye açısından bunalımlı yıllardı. Sultan II. Mahmud, her ne kadar askeri alanda yaptığı yenilikle Yeniçeri Ocağı’nı “Vaka-i Hayriye” ile kaldırıp yerine 1826 yılında “Asakir-i Mansure-i Muhammediye”yi kurmuş olsa da, bu değişiklikle içerideki Yeniçeri belası halledildi ancak dış tehditlere karşı........
© Milli Gazete
visit website