Beton dökülmemiş son toprak parçası kalana kadar…
Üst üstte, tıkış tıkış yapılara insanları bir ürün gibi tıkan ruhsuz binaları ve bu binaların şehrin silüetini bozan grisine rağmen İstanbul’un görece daha yeşil ve az katlı bir semtinde ikamet ediyorum. Az katlı dediysem en iyi ihtimalle dört beş katlı yapılardan bahsediyorum. Yine de el değmemiş boş araziler ya da bahçeli müstakil evler var mahallemizde. Çocuklar hâlâ sokakta oyun oynayabiliyor, kediler sahiplendikleri evlerin kapısında huzurla uyuyabiliyorlar. Neyse ki aç gözlü müteahhitler durumu fark ettiler de gökdelenden bozma binalar inşa etmek için yarışıyorlar son yıllarda.
Müteahhitlerin yarışına rağmen mahallemizde nefes alabileceğimiz birkaç parkımız var elhamdülillah. İstanbul’un kişi başına 1 metrekareden daha az yeşil alan düşen ilçeleri ve hiç parkı olmayan mahalleleri düşününce şükür sebebi elbette… Çok değil on beş, yirmi dakika yürüme mesafemizde insanların görebildiği en iyi yeşillik belediyenin sokak kaldırımının kenarına dikmiş olduğu ağaçlar. İnsanlar sokaklarında gördükleri........
© Milli Gazete
visit website