'Bir olma’ donanımına sahip miyiz?
Bismillâhirrahmânirrahîm;
“BİRLİK”; “birleşmek” sözcüklerini çok duyarız. Güzel kelimelerdir bunlar! Yazarlar, araştırmacılar “bir olma” ihtiyacını anlatarak kamuoyu oluşturabilirler. Asıl önemli olan bu işin uygulama şeklidir. “Bir olma isteği” tek başına yetmiyor. Bilgi, tecrübe, donanım gerektiriyor. Allah’ın “öncü”lük için gönderdiği peygamberlerinde bunun güzel örnekleri vardır.
Rabbimiz, Allah Rasülü’nün (S.A.V.) ümmetine karşı duyarlılığını şöyle haber verir: “Sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128) O Peygamber, sahabesinin dertleriyle yakından ilgilenir, çözümler sunardı.
Hz. Ebubekir, Hz. Hatice, Hz. Osman zengin sahabelerdi. Hz. Hatice de zenginliğini Allah Rasülü’nün (S.A.V.) emrine verdi. Hiçbiri bulundukları toplumun hayat standardının üstünde bir yaşantıya girmedi. Fakirleri gözettiler; vermeyi sevdiler; sade yaşadılar; mütevazi oldular. Putlara tapanların, İslâm’a yakınlaşmasının sebebi buydu. Onları kendilerinden farklı görmediler.
Allah Rasülü (S.A.V.) bir gün gözleri ufukta şöyle buyurdu: “Kardeşlerime ne zaman kavuşacağım? Onları çok özledim!” Sahabe: “Biz senin kardeşlerin değil miyiz?” dediklerinde devam etti: “Siz benim ashabımsınız. Benim asıl kardeşlerim, beni görmedikleri halde bana iman edenlerdir.” (Râmuz-ul Ehâdis)
Burada, sahabe olmanın önemi vurgulanır. Allah Rasülü’nden sonra gelip O’nu (S.A.V.) görmedikleri halde, O’na inanan müminlerle Rasül (S.A.V.) arasındaki “inanç birlikteliği”ne dikkat........
© Milli Gazete
visit website