menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anayasa, İnsanlık Anayasası, Adil Dünya Düzeni - 4

8 0
17.10.2024

Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

Bundan önceki yazımı şu cümleyle sona erdirmiş, meramımı şöyle özetlemiştim: “SONUÇ olarak ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde sorunlar yaşayan insanlığın bu sisteme ve bu çözüm önerilerine ihtiyacı vardır; çalışıp çözüm üretmek bizden, başarı Allah’tan…”

Biz ‘teşhis ve tedavi’ metodu ile ‘çare ve çözümler’ üretiyoruz ama ilgili ve yetkililer bütün bu olanlara rağmen bu çözümlere karşı ‘üç maymunları’ oynamaya devam ediyorlar…

Bundan dolayı bugünkü yazım farklı bir ‘giriş-gelişme-sonuç’ içerikli olacak ve bunu yaparken de bugünkü günlük okumalarımdan yararlanarak yapmaya çalışacağım…

Tesirini de Allah’tan niyaz edelim ve başlayalım…

‘Bize ne oldu?’

Bu soruyu, her yazısında bizim hikâyemizi yazan, hikâye üstadımız Mustafa Kutlu, bugünkü (16.10.2024) yazısında soruyor. Yazı şu cümleyle başlıyor: ‘Çocukluk ve ilkgençlik yıllarımın geçtiği Erzincan’da yirmi yıl içinde hatırımda kalan (1950-1970) sadece Kahveci Yaşar’ın vurulmasıdır. Onun için kimi kaza demişti, kimi kavga.’ Ve şöyle devam ediyor: ‘Şimdi öyle mi? Yolda, trafikte, metroda, otobüste, kahvede, parkta her yerde gündüz ve gece hayatımızı karartan şiddet sahneleri ile karşılaşıyoruz. En hafifi şöyle: Biriyle bakışmayagör “Ne bakıyon lan” diyebilir.........

© Milli Gazete


Get it on Google Play