Anayasa, İnsanlık Anayasası, Adil Dünya Düzeni - 2
Ülkemizde ‘yeni bir anayasa’ gündemde, tüm dünyada da ‘savaş’ değil de ‘Adil Barış Dünya Düzeni’ ve bize göre ‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ ile olmalı dedik önceki yazımızda; bir de önerilerimizi yarım yüzyılı da aşan ‘ilmî ve amelî çalışmalarımıza’ istinaden hem yazıyor hem de söylüyor ve öneriyoruz dedik. İlmin özelliğidir; söyleyen kim olursa olsun, kimse ne ‘para gücü’ ne de ‘siyasi güç’ ile bu gerçeği değiştiremez dedik...
Bu vesileyle ‘para gücü’ ve ‘siyasi güç’ demişken bu konuyu biraz daha açalım…
Sermaye ve siyasi güç yani para ve silah gücüne karşı ‘ilmin çare ve çözümü’ nedir, ‘Adil Barış Dünya Düzeni’ nasıl kurulabilir; bunlar üzerinde duralım ve önce ‘teşhis’ yapalım.
İnsanlık tarihine en başından itibaren bakıldığında görülür ve bilinir ki başlangıçta insanları dinler yönetiyordu. Akrabalık bağı ile bir başkanın emrinde toplanan kabileler baba ve başkanlarını Allah’ın temsilcisi kabul eder, ahiret inancı ile birlikte yönetime itaat ederlerdi. İnsanlar binlerce sene yani ‘meyve toplayıcılık ve avcılık dönemlerinde’ bu şekilde yaşadılar.
Sonra ‘yerleşik hayat’ yani ‘tarım dönemi’ başladı, kentler kuruldu, siyasiler ortaya çıktı ve yönetim din adamlarından siyaset adamlarına yani siyasi ya da silahlı güce geçti. Birkaç bin seneye yakındır toplulukları ‘siyasi hanedanlar’ yönetiyor. Düşmandan korkanlar haklarını koruyan gücün etrafında toplanıyor,........
© Milli Gazete
visit website