Uğur Dündar, “Uğur Dündar’lık” oldu... Şimdi nedamet zamanı!
Kurum olarak da, şahıs olarak da yıllardır takındığımız tavır; özellikle bireysel ve ailevi meselelere müdahil olmama yönündedir. Öncelikle, “konu toplumun genelini ilgilendirmiyorsa bizi de ilgilendirmiyor demektir” diye bakarız.
Son aylarda özellikle Metin Akpınar ve son günlerde de Uğur Dündar merkezli bir mesele gündemde. Bilenler biliyordur, bilmeyen de bir şey kaçırmış sayılmaz. Bugüne kadar bizler herhangi bir noktasında olaya müdahil olmadık.
Yine de detaylarına girmeyeceğiz. Çok fazla bildiğimiz veya anladığımız bir konu değil. Hukukun ve sağlık birimlerinin karar vereceği mahrem meseleler.
Ancak biz, olayın gazetecilik ayağı ile alakalı birkaç söz söylemek isteriz.
Olayın taraflarından Uğur Dündar, hemen hepimizin bildiği üzere ülkemizde uzun yıllar polisiye/araştırmacı-soruşturmacı gazetecilik alanında görev ifa etti. Tam da bugün kendisinin içinde bulunduğu durumla alakalı belki yüzlerce, belki de binlerce haber yaptı, belge ve gizli kamera kayıtları yayınladı.
Ve hatta, yaptığı haberler sonucunda birçok insanın hayatının kararmasına yol açtı.
İsmini burada tekrar zikretmeyeceğim ama gizli kamera ile çekilen görüntülerini yayınladıkları bir imam da intihar etmişti.
Biliyorsunuz, gizli kamera ile çekim yapmak hukuken suç, vicdanen ve ahlaken de yanlış adım.
Hiçbirimizin Allah muhafaza, günaha düşmeyeceğinin garantisi yok. Ancak insanların özellikle bireysel hatalarını ve günahlarını ulu orta faş etmek, televizyon ekranlarına taşımak çok ağır faturaları da beraberinde getirir.
Gerek habercilikte gerekse günlük hayatımızda olaylara ilişkin karar verirken mutlaka tarafları dinleyip ya da görüşlerini alıp öyle yargıya varmak lazım.
Başta da belirttiğimiz gibi Uğur Dündar hakkındaki........
© Milli Gazete
visit website