Ülkemizdeki Suriyeliler, bin yıl kader birliği yaptığımız kardeşlerimizdir
Şu an içinde yaşadığımız coğrafya, yaklaşık bin yıl İslam’ın bayraktarlığını yapmış ve dünyaya şekil ve nizam vermiş, Haçlı sürülerini haraca bağlamış şerefli atalarımızın kurduğu devletlerin en muhteşem ve en uzun ömürlü Osmanlı’dan kalan küçük bir parçadır. Eski adıyla da bize kalan kısım Küçük Asya’dır.
Suriye dediğimiz yer önce Selçukluların, ardından atabeylikler ve nihayet son dört yüzyıl boyunca da Osmanlıların hâkimiyeti altında yaşamış, bizimle daima kader birliği etmiş, birinci dünya savaşında da 4 yıl boyunca bizimle her cephede savaşmış, bizimle kader birliği etmiş kardeşlerimizdir.
Bu kahraman halk, İngilizlere karşı 4 yıl boyunca Filistin cephesinde çok az sayıdaki Osmanlı askeri ve subayının komutası altında savaşmış, varını yoğunu harcamıştır. Sadece bu cephede mi? Elbette hayır. Gidin Çanakkale’ye ve Suriye’nin şehirlerini şehit mezarları üzerinde bir bir okuyun.
Bu halk öylesine bizimle kaynaşmış ki etle tırnak gibi olmuşuz. İşte Sarıkamış cephesine sevk edilen Suriyelilerin vaziyetinden bahseden bir hatıra:
“Erzincan eğitim merkezinde memleketin sıcak bölgelerinden gelenler, bilhassa Suriye tarafından gelenler yazlık ve beyaz elbiselerle, mahalli kıyafetlerle gelmişlerdi. Onların bir kısmına kaput bile verilmemişti. Yürüyüş halindeki bir birlik, uzaktan bakıldığında renk cümbüşü halinde görünüyordu. Beyaz, siyah, kimisi de değişik renkli elbise giyenlerin tabura vermiş olduğu görüntü gülünç oluyordu. Askerler, kendi aramızda konuşurken: “Bizim tabur sanki kadın sürüsü, köylü kadınlar........
© Milli Gazete
visit website