Elde etmek için can attığınız makamlar kıyamet günü pişmanlık sebebi olacaktır
Müslümanlar adına görev üstlenmek, onların yönetim ve idaresine talip olmak ateşten gömlek giymektir. Bu iş öncelikle ehliyet, iyi niyet ve tüm vaktini bu işe ayırmayı gerekli kılar. Bunun için ehliyet sahibi olmayanlar, nefis terbiyesi yapmamış olanlar ve işe ciddiyetle sarılmayanlar bu görevleri kabul etmeleri halinde öncelikle kendilerine en büyük kötülüğü yapmış olurlar. İkinci olarak da İslam cemaatine ihanet etmiş olurlar.
Bu konuda öncelikle Resulüllah (S.A.V.) Efendimizin ne kadar titiz davrandığına, adama göre iş değil de işe göre adam seçtiğine dair Ebu Zer (R.A.) örneği çok calib-i dikkattir.
Resulüllah (S.A.V.) ashâbından bazılarını yeni fethedilen yerlere vali olarak görevlendiriyordu. Vali olarak görevlendirilenler Resulüllah (S.A.V.) ve sahâbîlerle vedalaşıp tek tek Medine’den ayrılıyorlardı. Ebû Zer de (R.A.) vali olmak isteyenlerdendi. Zaman zaman, “Ben de valilik yapabilirim” diye aklından geçiriyor ve böyle bir göreve getirilmeyi arzuluyordu. Bir gün bu arzusunu Resulüllah Efendimize giderek, “Ey Allah’ın Resûlü! Bana idari görev vermiyor musun?” diye sordu. Bu isteği karşısında Resulüllah (S.A.V.) mübarek eli ile Ebû Zerr’in omuzuna vurdu ve ona şöyle buyurdu: “Ey Eba Zer! Sen zayıfsın. İdarecilik ise emanettir. Gerçekten hakkıyla yerine getirmeyen ve gereğini eda etmeyenler için bu vazife kıyamet gününde rezillik ve pişmanlıktır.” (Müslim, İmâre, 16)
Başka bir rivayette ise Resulüllah (S.A.V.) Efendimiz, Ebû Zerr’e (R.A.) şöyle dedi: “Ey Eba Zer! Senin gerçekten zayıf olduğunu görüyorum. Kendim için ne istiyorsam senin için de onu isterim. İki kişiye bile olsa sakın başkan olma! Yetim........
© Milli Gazete
visit website