“Ayakta öleceğiz”
Masanın ağır adamları birer birer gidiyor.
En baş köşelerin sahipleri,
Onlar salona girdiğinde,
Herkesin kalkıp yer verdiği,
Onların da o yerleri en tabii hakları gördükleri,
Kürk döşeli evlerinden, bahçelerinden, havuzlarından, gökdelenlerinden, konforlu yataklarından ayrılıyorlar.
Bu kadar mıydı diye bakakalıyor ardındakiler,
En fazla garipler şaşıyor bu işe,
Onca varlık denizinde yüzenlerin hiç ölmeyeceklerine önce garipler inanmışlardır.
Onlar hasta olmaz, onlara kurşun değmez, kazalara uğramazlar, savaşlara girmezler, risk almazlar, bariyer aşmazlar.
Kafalarını iki yana sallaya sallaya anlatıyorlar.
Garibana gelen ölümün bunları nasıl bulduğuna şaşarak.
Gidenlerin kendileri de biliyorlar aslında,
Gider gitmez unutulacaklarını,
Dahası hiç de iyi anılmayacaklarını.
Ne borçlarını ödüyorlar,
Ne mazlumlardan helallik alıyorlar.
Bahçelerindeki tonlarca meyve çürüse de, bir komşuya ikram etmiyorlar.
Metal tabure gibi meydandan çekip gittiklerinde,
Hayırla........
© Milli Gazete
visit website