Olagelen ne?
“Arsızlık nerede ve kimde olursa olsun çirkinleştirir; hayâ ise nerede ve kimde olursa olsun zarifleştirir.” (Tirmizî, Birr, 47)
Kalbin kararını akıl tartar
bu şuna benzer: akıl esnaftır
şuna da: akıl yaralanır
Kalp yaralanmaz çünkü yaradır.
(Ahmet Murat)
CUMARTESİ
Saatçiye saatlerin pilini değiştirmesi için bırakmı ştım. Öyle bir kesin konuştu ki sanki mesai saati bitmeden yakalamam gereken bir kamu kuruluşu için koşturmak gerekiyormuş gibi koşturdum. Bütün uyarılarını ciddiye alarak bir saat önce saatçinin bulunduğu semte gidip, istediği gibi nakit para ayarladım ve tam zamanında dükkâna vardım. Yandaki dükkânların birinin önünde diğer esnafla muhabbet ediyordu.
Beni görünce hiç acele etmeden yavaş yavaş geldi. Kusura bakma biraz yoğundu. Saatleri kapatmadım bana bir iki dakika ver dedi. Biran canım sıkıldı. Ama çare yok, oturup beklemeye başladım. Bir taraftan akşam gelecek misafirlere yol tarif ediyorum. Neredeyse yarım saat olmuş, ayağa kalktım “abi az kaldı, yoğundu onun için kaldı” gibi bir şeyler söyledi. Daha fazla yalana dolana bulaşmasın diye oturdum. Radyoda ahaber açıkmış, sonradan fark ettim. Haberleri veriş biçimine kulak kesilince ayırt ettim. Saatçi biraz zaman kazanmak için bana “gerçekten jet yakıtı satmışlar mı” diye sordu. Ben de halen satıyorlar, istersen sen de bakıp görebilirsin. Açık kaynaklardan nasıl ulaşabileceğini de anlattım, elindeki akıllı telefonu göstererek. Klasik bir AKP’li tepkisizliği ile üzülmemiş ama doğruyu duymaktan canı sıkılmış bir yüz ifadesi vardı. Üstünde durmadım, saatleri alıp çıktım.
Amerika’daki üniversitelerde başlayan Gazze protestoları dünyaya ışık, umut olmaya aday gibi. Gençlerin ortaya koyduğu bu duruş hele ki Amerika gibi bir yerde, hele de dokunulmazların en başında gelen bir şeye karşı, bu çok umut verici bir adım. Bu olayların ilk ortaya çıktığı, ilk kıvılcımın çakıldığı yer olan Columbia Üniversitesi oldu. Kadere bakın ki Columbia’nın ilk Arap rektörü Minuşe Şefik’in 56 yıllık bir geleneği bozarak kampüse polis sokup, 113 öğrenciyi sadece Filistin için çadır kurdukları için toplu bir şekilde gözaltına kurdurması sebep olmuştu. Bu tarz olaylar bana hep “Her ağacın kurdu kendi özünden olur” sözünü hatırlatır.
Aslında uzun zamandır bu tarz olayları artık tuhaf bulmuyoruz. Bütün dünyada en kullanışlı aparat olarak bu tür insanlar kullanılıyor. Bu tarz insanlar da geldikleri yeri nasıl hak ettiklerini göstermek için kimsenin göze almadığı, alamayacağı işlere soyunuyorlar. Bu hep böyledir. Sınıf atlayan siyahilerin beyazlardan bile daha faşist olabildiğini yaşadığımız birçok olay göstermiştir. Çeçenya diye bir şeyin yok oluşunu yine bir Çeçen eli ile sağlandığını da… Amerika’daki öğrencilerin bu direnişi bizlere umut oluyor derken sadece iktidarların dezenformasyonları ile dünyayı gören insanların görüş açılarını değiştirdiklerinde neler olabileceğini de gösteriyor, bu açıdan da kıymetli. Onun için “Kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler” boşuna denmemiş. Kuyunun dibindekiler gökyüzünün büyüklüğünü bir kez görebildiklerinde dünya tamamen değişecek. Yeter ki bir adım atıp, görüş açısını değiştirebilelim.........
© Milli Gazete
visit website