Kâfiri büyük göstermeyin
Köy yerinde, akşam üzeri dağda, tek başına olduğumuz zamanlarda çocuk ruhumuzu korku sarınca her şey canavarlaşmaya başlardı.
Ufukta görülen karaltılar bize doğru gelir gibi olurdu.
Sabahleyin onlara baktığımızda çeşitli ağaçlar olduğunu görürdük ama akşam olunca tek başına kaldığımızda yine aynı şeyleri hayalimizde canavarlaştırırdık.
Korkular bizimle beraber büyüdü. Gönlümüz, Allah korkusu doldurulmadığından, Allah’ın kullarından korkmaya başladık. Korkunca boyu bizden kısa olanları kendimizden büyük görmeye başladık.
İzmir fuarında kahkahalı aynalar bölümüne girmiştim. Aynanın birinde kendimi çok büyük gördüm, öbüründe cüce, diğerinde eğri büğrü, bir başkasında yassı gördüm. En sona normal bir ayna koymuşlar da kendimin normal halini görüp sevinerek çıktım.
Düşmanı, pireyi deve yapan, dev aynasında görmeyin, göstermeyin. Dostlarınızın gözü yılar.
Korku, korkunç bir şey.
Korkan insanın beti benzi atar.
Dizlerinin bağı çözülür.
İnciğinde can kalmaz.
Ecel terleri dökmeye başlar.
Ödü patlar. Dostları, düşman görünmeye başlar. Düşmanların boyu uzar. Ejderha gibi görünür.
1940’lı yıllarda memurun yakasındaki düğmeyi söken vatandaşın cezalandırıldığı günlerde, köy korucusu olan fakir bir köylüye korucu elbisesi vermişler.
Aylar sonra bir su birikintisinde kendisini resmi elbiseler içinde görmüş ve korkudan bayılmış.
Enfal Süresinin 42-52’nci ayetlerinde kâfirlerin gücünün büyütülmemesi gerektiği, hatta Müslümanların gözünde küçültülmesi gerektiğine işret ettikten........
© Milli Gazete
visit website