Bugünün geçmişi
Yazının başlığı zaman olgusu dolayısıyla doğal olarak tarih çağrışımı uyandırmaktadır. Tarih ise, kaçınılmaz olarak zaman olgusunu içermek yanında onunla doğrudan bağlantılıdır. Zaman olgusu olmadan varlığı, evreni, doğayı, dünyayı, kısaca mekan olgusunu temellendirmek mümkün olmamaktadır. Kültürün, özellikle halk kültürünün ifade çeşitlerinden olan destanlarda, mesellerde, halk hikayelerinde, giriş sözü olan, “evvel zaman içinde…” kalıbı öyle boşuna değildir. Bu bağlamda, zaman olgusu insanı tanımlamada göz önünde tutulan “hafıza” yetisiyle bağlantılıdır. Hafıza ise, insanın kendi varlığından başlayarak hayatını, yaşayışını, hatıralarını, bilgi hazinesini, maddi ve manevi dünyasını, hemcinslerini, toplumu, kültürü vb duyumsamasını, kavramasını, tanımlamasını, anlamlandırmasını içerir. Hafızasız insan nasıl bir varlık sıralamasında yer alamazsa, hafızasız bir toplum, daha geniş anlamda millette bu dünya mekanında hesaba katılmaz.
Bu bağlamda, kültür ve bilim sistemlerinin oluşturulmasında kurulmasında ve gelişmelerinde tarih bilimi, çeşitli görünümler biçiminde kendini gösterir. Aynı zamanda da, ilk ve gündeme alınmakta, tartışma konusu yapılmakta öncelikli konuma sahip olagelmiştir. Sözgelimi dinin yanında dinler tarihi, kültürün yanında kültür tarihi, uygarlığın yanında uygarlık tarihi, düşüncenin yanında düşünce tarihi, bilimin yanında bilim tarihi, sanat ve edebiyatın yanında sanat ve edebiyat tarihi, siyasetin yanında siyasi tarih, milletin yanında milletler tarihi, iktisadın yanında iktisat tarihi, hukukun yanında hukuk tarihi........
© Milli Gazete
visit website