Asrın maliyeti
İnananlar için rızkın onda dokuzu ticarettedir. İnancı kazanç kapısı görenler için rızkın tamamı, ihtiyaç fazlası ille de Yahudi’yle yapılan ticarette olsa gerektir. Servete malik olmak için herhalde herkesin anladığı türden rızık endişesini terk etmek, daha fazla kazanmak adına herhangi bir kıstas tanımamak; adeta hakiki inanç sahipleri gibi davranıp insandan tevellüt etmiş kanun kural, kutsal ve benzeri tüm teamülleri görmezden gelmek gerekir! Yahut da ticaret yapmak, meşruiyetini hiçbir meşrutiyete takılmaksızın mutlak monarşiye çeviren muktedirlerin aşırı seçici şemsiyesi altına sığınmak kâfidir. İşte o şemsiye altı, pek tekin görünmese de her monarşide olduğu gibi kralın hayırsız evlatlarının arkadaş çevresinden, yakın ve uzak akrabalardan, tekerkçilikte sınır tanımayan yandaşlardan teşekkül eder. Yayılıp yaygınlaşmadan, dünyanın sayılı zenginlerinin her kolu kırıp yen içinde saklayan ilişkileri gibi üstü kapalı; kimi zaman da kalın surlar, servetler, ihtişamlar ardında gizlenmiş ancak hep aleniymiş gibi gösterilen bir hanedan kifayetinde sürüp gider. Pardon, gitmez, hep kalır; giden candan, maldan, güvenden eksiltmek suretiyle imtihan edilenler olur.
Ticaret yaptıklarıyla birlikte anılan, kendileri için hep kahır dilenen, kanıksanmış bir katil güruhunun işbirlikçisi diye bilinen ama bir türlü de kahrolmayan zevat, bir kısım insanın, doğanın, hayvanın zarar görmediği ticareti zarardan sayar! Kârlı çıkmak için iştigal edilen ekonomik faaliyet meşru ya da gayrimeşru olmasının ötesinde kanla sulanıp talanla........
© Milli Gazete
visit website