Asrın bidayeti
Birinci Cihan Harbi neticesinde işgal edilen topraklardan, zamanla bağımsızlığını kazanmayan ülke yok gibidir. Hemen her bağımsızlık şaibe barındırsa da kendi kaderini tayin edebilme söyleminin sadece görüntüsü toplumları ikna etmek için yeterlidir. Aynı şey İkinci Cihan Harbi için de geçerlidir. Almanya işgale yeltendiği, başarılı olduğu yahut olamadığı tüm topraklardan çekilir. Yalnız o İkinci Cihan Harbi’nin yegane mağduru olmayı başarıyla oynayan Siyonistler, hamileri, yardakçıları, yandaşları eliyle toplanıp Filistin topraklarına yerleştirilir. Üstelik Almanya yahut Polonya’da yaşayanlarıyla sınırlı kalmaz; dünyanın hemen her ülkesinden Siyonizm ilke ve inkılaplarını kabul eden ne kadar Yahudi varsa Filistin’e yığılır. Hem de her birine çifte vatandaşlık verilip getirildiği ülkeden de ayağı kesilmemiş olur. Zaman geçer, her işgalci işgal ettiği topraklardan çekilirken onlar, abileri tarafından kendilerine tahsis edilen yere alabildiğine yerleşir. Ve hiç de ilginç olmayan bir şekilde bulundukları yeri ifsat etme kabiliyetleri dolayısıyla yerlileri yerinden edip terör üretirler. Muhatapları güçsüzdür; komşular sömürüden işgalden yeni kurtulmuş unsurlardır, işbirlikçi hükümetlerdir, fırsatçı yöneticilerdir. Halklar ne denli mukavemet gösterirse göstersin, tıpkı bugünkü gibi yöneticiler Siyonistlerle anlaşmayı, uyumsamayı, iş birliği kurmayı tercih eder. Yine de yetmişbeş yıldır mütemadiyen vurulan, hep güvenen ve güvenleri boşa çıkan insanlar, Siyonistlerin işgal ettikleri her bölgede yükselttikleri beton bloklar gibi........
© Milli Gazete
visit website