Yakındır Uzak
Her uzaklığın mutlaka bir bedeli vardır. Uzak olmanın yakın sessizliği kendini büyütür her daim. Hangi tarafa bakılsa kimse yok. Kimsenin geleceği de yok üstelik. Beklense de nereye kadar beklenir. Beklemekle gelmek arasındaki mesafe genelde doldurulmamıştır. Öyle arada somut olarak durur mesafe. Hani neredeyse ele bir mesafe ölçen alıp ölçülse ele dokunacak. Sadece ele mi, türkülere bile dokunmuş, yer yön tayininde bulunmuş, yakılmasına/söylenmesine sebep olmuş. Neredeyse herkes bir ucundan tutmuş uzaklığın, kendi rengine boyuyor sabah akşam. Öksüz olan öksüzlüğe kırgın olan kırgınlığa. Öfkeli olan da öfkelikle boyuyor. Her şeyi içinde barındırana bir tanım gerekmez mi, gerekir, var aslında. Tanım denmez de baht denebilir. Kader oluşumuna hüzün katkıları olduğu için kederlidir her daim. Nedir o zaman kederli olan?
Uzaktasın ya her yaşantı uzak oluyor uzaklıkla. Akşam indiğinde sokak tenhalaşıyor, caddelerde tek tük. Pencereden bakınca akşamın inişi her şeyin saati saatine dakikası dakikasına hatırlanması… Hatırlamanın çaresi yok insan hatırlar. Hatırlananların hiçbirinin o anda........
© Milli Gazete
visit website