Dünyadaki çekişmelerin, ayrılıkların, çatışmaların, savaşların birçoğunun kimlik/aidiyet farklılığından kaynaklandığı, bu gerekçeyle yapıldığı bir gerçek...

İblis’in cennetten kovulup, lanetlenmesinin sebeplerinden birisi de Yüce Rabbimiz’in, Hz. Adem’e (A.S.) saygı emrine itiraz etmesi, yaratılışta kendisinin Adem’den (A.S.) (ateşin topraktan,) üstün olduğu iddiasıyla haddini aşarak, Rahman’ın ölçüsü karşısında aykırı ölçü koyması değil midir?

Şüphesiz ki; mutlak hak/doğru/adil hükümler, emir ve yasaklar, ilkeler, kurallar ve ölçüler ancak ve sadece Allah Teâlâ'nınkilerdir... İnsanlarınkiler ise yanlışlık, eksiklik, adaletsizliklerle maluldür. İnsanların, Allah Teâlâ’nın hükümlerine, buyruklarına, yasalarına, ilkelerine ve ölçülerine aykırılıkları, ilahi sınırların/rububiyet, uluhiyet, mabudiyet sınırlarının ihlali olup, en büyük ve affedilmez günah ve zulümdür. (Nisa/48, 116, Tevbe/31, Lokman/13)

Irkçılık davası gütmek; müminlerin kardeş olduklarını ve takvadan başka bir üstünlük sebebi olmadığını bildiren ayetlere de (Hucurat/10, 13), muhayyerliği yasaklayan Ahzab/36. ve Hucurat/1. ayetlere de aykırılık, itiraz mahiyetinde değil midir?

Bir gerçek daha var: Allah Teâlâ, ilk insan Hz. Adem’i (A.S.) topraktan, eşi Havva annemizle evliliklerinden de bütün insanları farklı fıtratlarda/tabiatta yaratmış olup, benzerlik olsa da aynılık yoktur. Her........

© Milli Gazete