11 eylül akşamı, saat 20:00!
Merhum Oğuzhan Asiltürk’ün Ankara Poyraz Apartmanı’ndaki evi…
Merhumun mahdumu Murad Asiltürk, 12 Eylül askeri darbesinin yapıldığı gece evde değildi.
Darbeden ancak 3-4 gün sonra eve gelebilmişti.
İstanbul’da, ‘amca’ diye hitap ettiği Osman Nuri Önügören’in misafiriydi.
Esasen darbenin olduğu sabah önemli bir randevuları vardı, birlikte; ‘Görünmez Üniversite’ olarak bilinen, manevi irşad merkezlerinden İskenderpaşa Camii’ne sabah namazına gideceklerdi.
Sabah namazını cemaatle kılmak için sözleşmişlerdi.
Ancak o sabah Osman Nuri Önügören, Murad Asiltürk’ü İskenderpaşa’da namaz için sabah namazına kaldıramadı.
Sabah kahvaltıda Murad Asiltürk’ün ilk sorusu, “İskenderpaşa’ya sabah namazına neden gitmedik?” oldu.
Kahvaltı masasında yer alanlar önce birbirlerine baktılar.
Kısa bir sessizlikten sonra gerçek ortaya çıkmıştı.
Bir askeri darbe olmuştu; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve komutada yer alan arkadaşları Türkiye Cumhuriyeti’nde yönetime el koymuşlardı.
İskenderpaşa Camii’ne sabah namazına gidememişlerdi, zira, sokak ve cadde başları, kavşaklar üniformalı askerlerce kesilmişti.
***
Murad Asiltürk, o gece Poyraz Apartmanı’nda yaşananları Ankara’ya döndüğünde anne-babasından öğrendi.
Oğuzhan Asiltürk’ün 12 Eylül askeri darbesine ilişkin o gece anlattıkları esasen ‘darbenin eli kulağında’ olduğunun işaretlerini veriyordu. Şöyle ki;
11 Eylül 1980 akşamı saat 20.00 dolayında Erbakan Hocamız ve Oğuzhan Asiltürk önemli bir telefon konuşması gerçekleştirdi.
Darbeye saatler kala, Erbakan Hoca ile Oğuzhan Asiltürk arasında geçen kritik telefon görüşmesinde neler konuşulmuştu, sahi;
Murad Asiltürk’e kulak verelim;
* “Babam anlatmıştı; o gece, darbeden önce Erbakan Hoca babamı arıyor. Akşam sekiz civarı. ‘Oğuzhan bizim burada tanklar var, ne oluyor, bilgin var mı?’ diye soruyor. Babam da, ‘Hiçbir şey yapamazlar Hocam, merak etmeyin!’ diyor, fırtınaya hazır bir duruşla. En zor zamanlardaki latifeleri ile de tebessüm ettiren, düşündüren Erbakan Hoca, küçük bir kahkaha ile, ‘Niye, senden izin almadılar mı?’ diyor. Öyle gülüyorlar aralarında. Babam, ihtilali yapamayacaklarını kastediyor ama aslında daha büyük bir şey var; yapsalar da bir şey yapamazlar gibi bir his, inanç, iman, tevekkül. Ne yaparsa yapsınlar; Allah’ın dediği olur.”
12 Eylül........
© Milli Gazete
visit website