Yahûdilik-Masonluk münâsebeti…
Benî İsrâil, bütün İnsanlığın rehberi
Tanah’ın (Tesniye IV/6) son olarak zikrettiğimiz bu hükmü, “Mümtâz Millet”, “Râhib Millet”, “Mukaddes Millet”, “bütün milletlerden üstün millet” olan “Benî İsrâil’in İnsanlığın tamâmına rehberlik yapmakla vazîfeli olduğu” mânâsına geliyor. Yukarıda, “Mesîh” akîdesi için kitabına mürâcaat ettiğimiz İngiltereli Haham Dr. Isidore Epstein, aynı eserinde, bu mevzûa da temâs ediyor:
“Çıkış: 19/6: Allâh ile Benî İsrâil arasında Sînâ’da akdedilen muâhedeye göre: ‘Siz, Bana, râhibler krallığı ve mukaddes kavim olacaksınız!’ Böylece İsrâil kavmi dîğer kavimlerin hepsinden farklı bir kavim olmuş, kendisine bütün cihâna rehberlik etmek vazîfesi verilmiştir.” (Epstein 1969: 15-16)
“İsrâil, Vahiy veyâ Peygamberlik kavmidir. Onun mümtâz olması, buna mebnîdir. […] Nasıl ki ilâhî ıstıfâ, tabîatte, mâdenler, nebâtlar, hayvanlar ve insanlar şeklinde farklılıkların ortaya çıkmasına sebeb olmuştur, aynı şekilde nev’-i beşer arasında da bir ıstıfâ olmuş ve İsrâil, peygamberî, yânî Allâh’la münâsebet têsîs edebilecek bir kâbiliyetle techîz edilerek seçilmiştir.” (Epstein 1969: 194)
“Yahûdi mütefekkiri Judah Halévi de (1085 – 1140), ‘İsrâil’in, milletlerin kalbi mesâbesinde merkezî bir fonksiyona sâhib olduğunu’ söylemektedir.” (Epstein 1969: 195)
“Benî İsrâil, dünyâdan (Beşeriyetten) ayrı olmalı, fakat dünyâda kalmalıydı (dünyâyle alâkasını kesmemeliyidi). Etrâfındaki milletlerden farklılığını korumalı, fakat alelâde medeniyetler sînesinde teblîğinin tamâmını yaymalı, böylece beşer hayâtını daha yüksek bir seviyeye çıkarmalıydı.” (Epstein 1969: 25)
“Yahûdilikden çıkılamaz”
Haham Dr. Isidore Epstein, bu meyânda, bu “Mümtâz”, bu “Mukaddes Millet”in sînesine dâhil olan bir insanın, bir daha ondan çıkmasının mümkün olmadığını ifâde ediyor:
“Doğuştan veyâ ihtidâ ederek bir def’a Yahûdi olunca, artık Yahûdilik bağından kurtulmak mümkün değildir; inkârla da, bir başka dîne geçmek sûretiyle de olsa, Yahûdilikden vazgeçilemez. (Une fois acquis, que ce soit par naissance ou par adoption, le statut de Juif est inaliénable et on ne peut y renoncer ni par apostasie ni par la conversion à une autre religion.)” (Epstein 1969: 157)
Böyle bir esâs, masonlukta da vardır; buna rağmen, ayrılmalar da, ihrâclar da vâkîdir. Herhâlde bu esâsı, farazî bir kabûl addetmek lâzımdır…
“Mesîh Çağı”, İsrâil Devleti’nin kuruluşuyle başlıyor
Dr. Waelès’in îzâhatından sonra, nasıl olup da Yahûdilerin –Allâh’a inanmıyanlar dâhil- belki kâhir ekseriyetinin “Mesîh” akîdesini benimsiyebildiği daha iyi anlaşılıyor: Kısaca, onlar, bunu, İnsanlık Âleminin en üstün vasıflı ve rehber (hattâ “mukaddes”) milleti telakkî ettikleri Yahûdi Milletinin ulaşılması zarûrî bir millî hedefi gibi........
© Milat
visit website