Ben, bugün, bu savaşı kaybettim!
Dünya çelişkiler diyarı. İnsan, inandıkları ile yaşadıkları arasında kendini bulmaya çalışıyor. Özne yüklem uyuşmazlığı bulunan cümleler misali insanın ruhu. Her söylemi, anlatım bozukluğu ile dolu. İnsan, söylemler ile eylemler arasındaki uçurumdan aşağı düşüyor. Aylak bir halde dolaşıyor vurgun yemiş şehrin sokaklarında. Nihayetinde devrik bir cümle gibi devriliyor toprağa.
İnsan olabilmek; kırık bir aynada kendine bakmaya çalışmak ve kendini bulabilmek bu çağda. Üstümüzde yamalı fistanlarla izliyoruz, en şık elbiseler içinde vitrinde boy gösteren söylemleri. Cehenneme çevirdiğimiz dünyada arıyoruz cenneti. Her yan yangın, her yer ateş çemberi, ölüyor, öldürülüyoruz her gün. Sonra da yaşamın güzelliğine dair içi boş balonlar uçuruyoruz havaya. Ayakları yere basmayan kelimeler mezarlığı cümlelerimiz. Hakikati görebilmek için artık dönüp kendimizle yüzleşmenin zamanı. Dünya bir cenk yeri ve biz bugün, bu savaşın neresindeyiz? Hangi tarafa yazıyorlar bizi; kazananlardan mı, kaybedenlerden mi? Ben kendime sorarken siz de kendinize sorun bu soruyu.
***
Ben, bugün, bu savaşı kaybettim!
Bedenim demir parmaklıkların arkasında değil, ancak ruhum prangalı... Her yandan işgal edilmiş topraklar gibiyim. Bütün milletim esir, bütün hücrelerim sürgünde… Ruhum bedenimden fersah fersah uzağa atılmış! Gel gör ki, dilimde en meşhur özgürlük türküleri, lakin zihnim her taraftan kuşatılmış. Attığım........
© Milat
visit website