menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

​Aile…Batı Kültürü değil,…

27 5
12.01.2025

Batı zihniyet dünyasının ürünü eğitim, kültür, ekonomi modellerini…

Batı zihniyet dünyasının ürünü kanunları (ufak tefek uyarlamalarla) almak ve bunları yaparak, zulmün kaynaklarından Batı ile mücadele etmeye çalışmak!

Olacak şey mi?

Bugüne kadar birçok iyi niyetli politikacımız, aydınımız “eğitim, kültür, aile” alanlarında bile “Batı’nın bakış açısını, o zihniyet dünyasının ürettiği modelleri, düzenlemeleri” alarak bir takım müspet sonuçlara ulaşılabileceğini düşündü.

Bu yolda adımlar attı.

Sonuç olarak…

Bugün elimizde kalan…

İşte…

Bir vakitler, “Batı’da Aile çökmüş arkadaş, insanlar çocuk yapmak istemiyor… Caddelerde sokaklarda hep yaşlılar. Oralarda evlenenler boşanıyor, bekârlar evlenmek istemiyor. Annelik, babalık onlara külfet geliyor!” der dururduk.

Batı’nın hallerine acır dururduk.

Sonra…

Bir gün geldi ki…

Bizler…

Anadolu Ailesi’nin çökmesinden, doğurganlık oranının dibe çakılmasından, nüfusumuzun hızla yaşlanmasından, insanlarımızın artık evlenmek istememesinden, evlenmeyi geciktirmek için bahaneler uydurmasından, boşanmaların yıldırım hızıyla artmasından, çocuklarımızın ailesizlik yüzünden bunalımlara sürüklenmesinden, MANEVİ VATAN’ın zeminin kaymasından şikâyet edip durur olduk!

Hemen herkes aynı şikâyetleri dile getiriyor bugün.

Evet…

Bugüne kadar…

Üç yüz küsur sene boyunca…

Batı’nın kanunlarını, bakış açısını aldık…

“Batı”nın normlarını, sözde uygarlık paradigmasını, Devlet ve Millet hayatımızın hemen her alanında uyguladık.

Bunu yaparken de, “Manevi değerleri yeşertme” çabasından geri durmadığımızı söyledik.

Hep böyle yaptık…

Sonuç olarak?

“Kem âlât ile kemâlât” olmazdı, olmadı!

2025’in “Aile Yılı” ilân edilmesinden dolayı, bu konular çok daha yoğun bir şekilde gündeme gelecektir herhalde.

Biz de bu konuları, daha da büyük gayretle gündeme taşıyacak, “tefekkür dünyamıza” katkı sağlayan aydınlarımızın yazılarını, konuşmalarını dikkatlerinize sunmaya devam edeceğiz Allah’ın izniyle..

Bugünkü yazımız da böyle…

Geçmişten bir Portre.

“BİR MUHAFAZAKÂR’IN TRAJİK ÖYKÜSÜ”

Profesör Doktor İsmail Aydoğan, “Tevfik İleri, bir Muhafazakâr’ın trajik öyküsü” başlıklı bir yazı kaleme almış…

Adres, Sayın Memiş Okuyucu’nun yönetimindeki Maarifin Sesi adlı eğitim-tefekkür sitesi.

Sayın Aydoğan’ın yazısında çok önemli tespitler, teşhisler var.

Bununla birlikte, son bölümde ifade etmeye çalışacağımız bazı "eleştirilerimiz" de olacak.

Tevfik İleri gibi bir “Dâvâ Adamı”nın hakkı, tam olarak verilememiş gibi…

İyi niyeti teslim edilmekle ve ortaya koyduğu müesseseler anlatılmakla birlikte, dönemin şartları tam olarak “değerlendirilememiş” gibi.

Ya da bize öyle geldi.

Şimdilik bu kaydı düştükten sonra geçelim o yazıya.

“1718’den beri git gide artan bir şekilde batılılaşma sendromuna kapılmış olan Türkiye, 1950 öncesinde de ‘İslamsız Türkiye Projesi’ne duçar olmuş bir memleket.” tespiti yer alıyor Prof.Dr. Aydoğan’ın yazısında.

........

© Milat


Get it on Google Play