menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

​Servetini "Millet"ine bağışlayan…

37 18
23.01.2024

Bugün vefatının 100. seneidevriyesi münasebetiyle bir vefa gereği, “Bütün kitaplar sadece bir Kitabı daha iyi anlamak için okunur” şiarıyla yaşayıp ölümsüzlük âlemine göçen fikir dünyamızın önemli münevverlerinden olan Ali Emîrî Efendi’den bahsedeceğiz.

ÖMRÜ BOYUNCA KİTAPLARIN PEŞİNDEN KOŞTU

1858 senesinde Diyarbakır’da dünyaya gelen Ali Emîrî, daha gençlik yıllarında Doğu Edebiyatı’na ait bir çok kitabı okuyup ezberledi. Daha sonraki dönemlerde, bütün Tanzimat memurları gibi ömrünü imparatorluk coğrafyasını bir uçtan diğerine adımlamakla geçiren Ali Emîrî Efendi, katip ve defterdar olarak Diyarbakır, Selanik, Adana, Leskovik, Kırşehir, Trablusşam, Elazığ, Erzurum, Yanya, İşkodra, Halep ve Yemen’de otuz yıl kadar memuriyet görevinde bulundu.

Gittiği her yerde nâdide kitapları topladı. Kitaplar onun için bir koleksiyon malzemesi değil, okunarak geçmişi keşfetmenin birer aracıydı. Kitap sevdalısı Ali Emîrî Efendi’nin en büyük hayali, Doğu'nun ve Batı'nın bütün temel eserlerini kapsayan bir kütüphane oluşturmaktı. Bu sevda uğruna; Osmanlı coğrafyasının çeşitli bölgelerinde memuriyeti gereği, gittiği her yerde hiç ara vermeden okumaya ve kitap biriktirmeye devam etti. Hatta bir defasında, İşkodra ve Yanya vilayetleri maliye müfettişi iken, sırf Yemen'deki değerli eserleri toplayabilmek için, Yemen Defterdarlığı’na talip oldu ve kendisini Yemen'e tayin ettirdi. Onun otuz yıllık memuriyet döneminde buna benzer birçok örnek bulunmaktadır.

“BEN BU KİTAPLARI MİLLETİM İÇİN TOPLADIM”

Ali Emîrî Efendi, 1908'de çok sevdiği kitaplarıyla daha çok meşgul olabilmek için emekli olup İstanbul'a döndüğünde 40 küsur sandıktan oluşan; Osmanlı tarihleri, padişah divanları, şuarâ tezkireleri ve çoğu nâdir ve tek nüsha eserlerden oluşan zengin kütüphanesini beraberinde getirdi. Vakıflar, İstanbul'da uzun süre kütüphanesine yer arayan Ali Emîrî Efendi’ye 1701 yılında Darülhadis olarak yaptırılan Feyzullah Efendi Medresesi'ni tahsis etti. Ali Emîrî, “Ben bu kitapları milletim için topladım ve milletime vakfediyorum” diyerek 1916 yılında kütüphaneye “Millet Kütüphanesi” adını verdi. Mütevazı, ihlaslı bir zat olan Ali Emîrî Efendi yaptıklarıyla milletin gönlünde yer etti. Millet Kütüphanesi’ni kuran ve on altı bini aşkın nâdide eseri milletine bağışlayan Ali Emîrî Efendi; şair, tarihçi, biyografi yazarı ve yayıncılık gibi birçok özelliğe sahiptir.

Milletinin kültür mirasının korunmasında böylesine çok büyük hassasiyetler gösteren, her türlü maddî menfaatleri hiç düşünmeden elinin tersiyle iten Ali Emîrî Efendi, üç gün süren bir hastalıktan sonra, 23 Ocak 1924’te Fransız hastanesinde vefat etti. Ali Emîrî Efendi'nin cenaze merasimine son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’nin Yaviri Nizameddin Efendi de refakat etti. Ali Emîrî Efendi, vasiyeti üzerine Fatih Camii'ndeki hazireye defnedildi.

Ali Emîrî Efendi’yi vefatının 100. seneidevriyesinde bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz.

***

FEYZULLAH EFENDİ MEDRESESİ’NDEN GERİYE MİLLET KÜTÜPHANESİ KALDI

Şehzadebaşı’ndan Edirnekapı’ya doğru ilerlerken Fatih Macar Kardeşler Caddesi’nin bitimi Fevzi Paşa Caddesi’nin başlangıcı Fatih Camii’nin alt tarafında tarihi bir yapı görürsünüz. Biraz gayret ederseniz tarihî yapının duvarına asılı “Millet Kütüphanesi” yazılı levhayı fark edebilirsiniz. Burası medrese, kütüphane, mescid, mektep, muallimhâne,........

© Milat


Get it on Google Play