Annelik öldü, yaşasın üreten…
Kadınlarla ilgili dayatılan postmodern kurallar üzerine konuşmaya devam edeceğim.
Kadının güçlendirilmesi ilkesi üzerine kurgulanmış görülen modern kadın imgesine dair eleştirilerimi paylaşacağım.
Modernizme bağlı olarak değişen sosyolojik yapının, gündelik hayatı, toplumsal algıyı değiştirmesi elbette beklenen bir sonuç.
Bununla birlikte kadın ve erkeğe ilişkin topluma dayatılan bir model olduğunun da farkındayız.
Kadının ezilmişliği üzerinden başlayan hareketin geldiği noktada her alan ve zeminde bir tür erkekle yarıştırma sürecine girilmiş, bir yerde dengesiz bir rekabet sürdürülmektedir.
Yanlış anlamlara meydan vermemek için şunu peşinen ifade edelim. Kadını toplumsal hayatın gerisine çekmek ya da ikincil pozisyona taşımak gibi bir niyet içerisinde değilim. İtirazım, kadının her alanda erkekleştirilme ve erkekle yarıştırılma çabasınadır.
Kadının ikincil durumuna itirazımı rakam ve veriler ışığında yapmayı sevenlerden biriyim. Bununla birlikte kadın ve erkeği her açıdan tek tip tek cinsiyet gibi kodlanmasına ve bir tür yarışa sokulmasına karşı çıkıyorum.
Cinsiyetin kadın ve erkeğe sunduğu kimi avantajları görmezden gelmeye çalışarak her alan ve kulvarda birebir aynılaştırılmasını doğru bulmuyorum.
Söz gelimi akademideki kadın ve erkek oranlarının son yıllarda eşitlendiğini hatta şimdilerde kadın oranın erkek........
© Milat
visit website