menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Derisini Yitirmiş İnsanlık

16 0
15.10.2025

Edebiyat insanın atmosferidir. Bu atmosferin içine doğar, onunla büyür, yetişir, onun tarafından korunup gözetilir ve o sayede insan oluruz. Edebiyatın uğramadığı insan bu yüzden, bir şekilde eksik kalmıştır. Edebiyat tamamlar, bütüne erdirir, kendisi yapar insanı. Onu dilden ayıran keskin çizgi sadece insana özgü oluşudur, başka hiçbir varlık kategorisine değil. Çünkü dil bir atmosferden ziyade, insandan dışarıya uzanan bir çıkıntı, insanı dışarıyla buluşturan bir uç, boşluğa eklemlenen bir somutluk, varoluşun tamamını kuşatan bir kendini ifade etme biçimidir. Yani dil nesneler, bitkiler ve hayvanlar için mahiyetini ortaya koymanın, meramını anlatmanın, vaziyetini dışarıya aktarmanın vesilesi iken edebiyat insan olma sınırlarında başlar ve insan insan oluşunu edebiyat ile tadar. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse dil evrene özgüdür, edebiyat ise sadece dünyaya. Tıpkı atmosfer gibi… Dünya nasıl kendini öteki bütün gezegenlerden atmosferiyle ayırıyor ve o çizgi, o hale hayatı mümkün kılıyorsa edebiyat da iradenin etrafını kuşatarak insan özünü koruyor. İşte bu yüzden, yerküre için atmosfer yokluğu ne ise insan için de edebiyat yoksunluğu odur, o anlama gelir.

Hiç kuşkusuz atmosfer dünyamızı sadece dış tehlikelerden korumaz, onu kendi tehditlerine karşı da muhafaza eder. Görevlerinden biri dışarıdan gelecek zararlı nesneleri yumuşatıp zararsıza dönüştürmek iken diğeri de yeryüzünden yukarı doğru yükselen hastalıkları yine orada, bulunduğu yerde sağaltmak veya en azından etkisini hafifletmektir. Sadece nesneler değil elbette hayatı yok etmeye yönelmiş bütün zararlı gazları da eritip kendine uydurur atmosferimiz ve böylece, bundan dolayı bizler onun altında, onun mavisine bakarak uyanırız her sabah. Allah göstermesin, bir kez bile başımızı kaldırdığımızda........

© Milat