BAĞCIYI DÖVMEYİN
Manisa, artık tartışılacak konusu hiç bitmeyen şehirlerden biri oldu. Her hafta konuşulacak üzerine düşünülecek fazla konu var.
Bu haftanın en popüler konusu Muhtarlar başlığı zirvedeki yerini korudu.
Büyükşehir belediye başkanı, Besim Dutlulu’nun, muhtarlara her ay 5 bin TL aylığa destek açıklaması, şehirde yaşayanların tepkisine yol açtı. Elimizden geldiğince objektif bir değerlendirme yapmak da bize kaldı.
Zira muhtarların kazancında gözü olanlar, zaten hiç bir iş yapmıyorlar diyenler mi ararsınız. Sizce herhangi bir konu değerlendirilirken o işi yapan kişilerin onuruna dokunacak sözleri söylemek ne derece doğru. Siz ya da yakınız muhtarlık yapıyor olsaydı eğer yine aynı sözleri sarf edecek miydiniz?
Evde oturup elinde telefon gelişi güzel bir şeyler söylemek hem de başka insanların üzüleceğini bile bile.
Eleştiri yapabilmek içinde belli aşamalardan geçmek gerektiğine inanlardanım. Yani haklı serzenişler olabilir. Peki, doğru dile getirebiliyor muyuz? Asıl mevzu budur.
Muhtarları savunacak değiliz. İşini hakkıyla yapanlar olduğu kadar hakkını vermeyenlere de tanık olduk.
Sahi, seçim hakkı kimdeydi?
Dostlarımız ile geçen hafta yaptığımız görüşmelerin çoğu bu konu üzerineydi. Hepsine tek tek sordum. Muhtarınızdan memnun musunuz?
Aldığım cevapların bazılarında hiç memnun olmayanlar hatta, ‘bir iş yapılacaksa biz iletiyoruz. Muhtar sonradan harekete geçiyor’ diyenler oldu. O an şanslı bir mahallede oturduğumu hissetim. Bende, bizim muhtarın yaptıklarını ve mahalle sakinleri ile nasıl iyi ilişkiler kurduğunu ve aldığı aksiyonları düzenli olarak bizlerle nasıl paylaştığını anlattım. Şaşırarak dinlediler sadece. Demek ki yaptığı işin hakkını verenler varmış dediler.
Bu görüşme sonrasında Besim Başkanın yaptığı açıklama nasıl olsaydı daha iyi olurdu bunu düşündük. Bir dostumuz yıl boyunca performans ölçme yöntemi ile maaşlarına ek ödeme yapılabilir dedi. Makul bir düşünce diye düşündüm. Sonra, bu tezi, aslında bürokrasi o kadar da kurumsal değil diyerek çürüttüm.
Saat 18:00 ‘de paydos eden bürokrasi kurumsal olabilir mi?
Yine de makul görünen bu düşünce için yıllık bir performans değerlendirme sistemi ile ölçülebilir olması daha adil bir sistem olabilir. Hatta itiraf edeyim bizim muhtara verilen tutar az bile. 12 Ağustos 2025 tarihinde yayınlanan yazımızda açık açık yazmışız zaten.
Hiç çalışmadan, mahalle sakinlerinin kim olduğunu bilmeyen bir anlayış ile hareket eden muhtarların varlığından söz etmek mümkün.
Mahallemde gördüğüm olumsuzlukları bizden önce görüp aksiyon alan birinin varlığı bizleri memnun ediyor.
Ölçülebilir bir değerlendirme ile bu kararı tekrar değerlendirmek gerekebilir. Belki de herkese gidecek o payı, gerçekten hakkı olana teslim etmek, motivasyonu arttıracaktır.
Sözün kısası, her konuda, çirkin bir dil kullanarak, söz hakkı tanımadan, çözüm sunmadan bağcıyı dövmek istiyorsunuz.
Bağcıyı dövmek yerine çözüm sunmalısınız. Başka türlü üzüm yiyemezsiniz.
Sağlıkla Kalın.
Bu haftanın en popüler konusu Muhtarlar başlığı zirvedeki yerini korudu.
Büyükşehir belediye başkanı, Besim Dutlulu’nun, muhtarlara her ay 5 bin TL aylığa destek açıklaması, şehirde yaşayanların tepkisine yol açtı. Elimizden geldiğince objektif bir değerlendirme yapmak da bize kaldı.
Zira muhtarların kazancında gözü olanlar, zaten hiç bir iş yapmıyorlar diyenler mi ararsınız. Sizce herhangi bir konu değerlendirilirken o işi yapan kişilerin onuruna dokunacak sözleri söylemek ne derece doğru. Siz ya da yakınız muhtarlık yapıyor olsaydı eğer yine aynı sözleri sarf edecek miydiniz?
Evde oturup elinde telefon gelişi güzel bir şeyler söylemek hem de başka insanların üzüleceğini bile bile.
Eleştiri yapabilmek içinde belli aşamalardan geçmek gerektiğine inanlardanım. Yani haklı serzenişler olabilir. Peki, doğru dile getirebiliyor muyuz? Asıl mevzu budur.
Muhtarları savunacak değiliz. İşini hakkıyla yapanlar olduğu kadar hakkını vermeyenlere de tanık olduk.
Sahi, seçim hakkı kimdeydi?
Dostlarımız ile geçen hafta yaptığımız görüşmelerin çoğu bu konu üzerineydi. Hepsine tek tek sordum. Muhtarınızdan memnun musunuz?
Aldığım cevapların bazılarında hiç memnun olmayanlar hatta, ‘bir iş yapılacaksa biz iletiyoruz. Muhtar sonradan harekete geçiyor’ diyenler oldu. O an şanslı bir mahallede oturduğumu hissetim. Bende, bizim muhtarın yaptıklarını ve mahalle sakinleri ile nasıl iyi ilişkiler kurduğunu ve aldığı aksiyonları düzenli olarak bizlerle nasıl paylaştığını anlattım. Şaşırarak dinlediler sadece. Demek ki yaptığı işin hakkını verenler varmış dediler.
Bu görüşme sonrasında Besim Başkanın yaptığı açıklama nasıl olsaydı daha iyi olurdu bunu düşündük. Bir dostumuz yıl boyunca performans ölçme yöntemi ile maaşlarına ek ödeme yapılabilir dedi. Makul bir düşünce diye düşündüm. Sonra, bu tezi, aslında bürokrasi o kadar da kurumsal değil diyerek çürüttüm.
Saat 18:00 ‘de paydos eden bürokrasi kurumsal olabilir mi?
Yine de makul görünen bu düşünce için yıllık bir performans değerlendirme sistemi ile ölçülebilir olması daha adil bir sistem olabilir. Hatta itiraf edeyim bizim muhtara verilen tutar az bile. 12 Ağustos 2025 tarihinde yayınlanan yazımızda açık açık yazmışız zaten.
Hiç çalışmadan, mahalle sakinlerinin kim olduğunu bilmeyen bir anlayış ile hareket eden muhtarların varlığından söz etmek mümkün.
Mahallemde gördüğüm olumsuzlukları bizden önce görüp aksiyon alan birinin varlığı bizleri memnun ediyor.
Ölçülebilir bir değerlendirme ile bu kararı tekrar değerlendirmek gerekebilir. Belki de herkese gidecek o payı, gerçekten hakkı olana teslim etmek, motivasyonu........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden