Zorunlu Eğitimin Sahte Koruyucuları
Eğitim, insanın hem bireysel varoluşunu inşa ettiği hem de toplumsal hafızaya katıldığı bir alandır. Bireysel varoluş, insanın kendi yaratılış gayesine yönelmesiyle ilgilidir; insanı bu gayeye uyum kazandırma işine terbiye denir. Toplumsal hafızaya katılım ise toplumun kültürüne göre yaşamayı şiar edinmekle mümkündür; buna da ahlâk deriz. Bu iki boyutu dikkate almayan her eğitim anlayışı, özünde sömürgeci bir karakter taşır.
Ne var ki günümüzde hemen her ülkede resmi eğitimin böylesi bir amacı yok. Dahası, eğitim büyük ölçüde sermayenin elinde, insanı prangalarla kuşatan bir mekanizmaya dönüşmüş durumda. Bu haliyle eğitim sistemleri de “çıktılarını” bu düzene uyumlu olacak şekilde üretmenin peşinde. İnsanlar ise bu düzene itaatkâr bireyler olarak yetiştirilmeye mecbur edilmekte; aksi hâlde hayat onlar için boğucu bir hâle bürünmektedir.
Tam da bu nedenle, mevcut eğitim düzeninin herhangi bir aparatının değişimi gündeme geldiğinde—örneğin zorunlu eğitimin kaldırılıp esnek eğitime geçilmesi teklif edildiğinde—alışılmış düzenin havasına kapılanlar, refleks hâlinde bu düzeni savunmaya başlıyorlar. Üstelik bu kesim öyle sıradan insanlar değil; kendilerine aydın, entelektüel, kültürlü vb. sıfatları yakıştıranlar. Sömürge döneminde Mozambik’te bunlara asimilado (çoğulu asimilados) denirdi. Asimilados, Mozambik kimliğinden vazgeçip Portekiz kültürünü ve yaşam tarzını benimsemiş kişilerdi. Bu grup, sonraları, Mozambik’in........
© Maarifin Sesi
