menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Arvas Dergâhında Bir Necip Şair

4 9
15.07.2024

1975 yılının yazıydı. Şairin kendi ifadesiyle “yeryüzündeki güneş”inin batmasının üzerinden tam 32 yıl geçmişti. O tarihe kadar Ankara’ya her gelişinde kendisini karşılayan Akif İnan, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu ve daha nice seveniyle birlikte önce Bağlum köyüne gider daha sonra da yapması gereken işleri yapardı. Bağlum’da yatan kalbinin güneşi aslında onun için hiçbir zaman batmamıştı. Savruldukça tutunduğu, dağıldıkça huzuruna varıp durulduğu bir hayat kaynağı idi. İşte bu nedenle, 1982 yılında kaleme aldığı “Hâlim” isimli şiirin sonunda şöyle söylemişti:

Hayat bir zar içinde hayatı örten bir zar

Bana da hayat yeri “Bağlum” köyünde mezar

Rasim Özdenören’in bendenize aktardığına göre Bağlum’a her gidişlerinde beraberce kabrin başına varıp okunması gereken duaları okurlardı. Ancak bir seferinde yol arkadaşlarının kabristanın dışında kalmalarını ve hatta duvarın dışından kendisine de bakmamalarını söylemişti. Ama onlar meraklarını yenemeyip yine de bakmışlardı. Şair mezarlığa girmiş ve Arvâsî’nin mezarına yakın bir yerde alnını toprağa koyup dakikalarca öyle kalmıştı. Yaklaşık 20 dakika süren bu halin sonunda yol arkadaşlarının yanına döndüğünde, Rasim Abi’nin gözlemine göre yüzü bembeyaz kesilmiş ve sanki Abdülhakim Arvasî ile yüz yüze görüşmüş gibiydi. Bağlum’dan Ankara inerken her seferinde Ankara hakkında genel değerlendirmeler yapılırken o gün kimseler tek kelime bile konuşmamıştı.

Evet, sevgi sebebi ve sınırları olmayan bir duygudur ve yalnız yaşayanlar değil ölenler de sevilir. Şairin hocasına olan sevgisi ve sadakati de hiçbir zaman bitmedi. Yıllar yılları kovaladı ve her geçen yıl hasreti artırırken sevgiyi de büyüttü. Nihayet sevdiğinin sevdiği de sevgili haline geldi. İşte tam da bu nedenle 1975 yılının bir Ağustos gününde Şairler Sultanı Üstad Necip Fazıl Kısakürek, hocasının hocası olan Seyyid Fehim Arvasî’nin köyünü ve kabrini de ziyaret etmek istedi. Bunun için önce karayoluyla İstanbul’dan Ankara’ya ve Bağlum’a, oradan da uçakla Van’a gitti. Hem de kimselere haber vermeden, sessiz sedasız bir şekilde. Muhip isimli bir dostla… Tenhalarda buluşan aşıklar gibi… Çünkü Necip Şair için Arvas, gönlünü bağladığı Bağlum zincirinin bir öncedeki tesbih tanesiydi.

Van’a vardıklarında dönemin müftüsü ve Cahit Zarifoğlu’nun kayınpederi Kasım Arvas Beyefendinin misafiri oldu. Ertesi gün Müftü Kasım Efendi, Abülhakim Arvâsî’nin 30 yıl hizmetinde bulunmuş Şakir Efendi, Muhip ve Şemseddin Efendi şoförlük yapan Süleyman Bey’in........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play