Şeriat İslam Değil midir?
Hocam, son zamanlarda “ilahiyatçılardan Şeriat Bildirgesi” başlıklı bir bildiri yayınlandı. Bazı medya grupları bildirgenin ilk cümlesini öne çıkartarak “İslam şeriat değildir” başlığıyla ve “14 İlahiyatçı ortak bildirge yayınladı” spot cümlesiyle duyurdular. Biraz keskin bir çıkış değil mi bu?
Deveye “boynun neden eğri?” diye sormuşlar. O da “nerem doğru ki” cevabını vermiş. Misalde olduğu gibi bu bildirinin tutulacak bir tarafı yok. Zaten ne demişler: “Keskin sirke küpüne zarar”. Yanı sıra kendilerini “ilahiyatçı” ilan eden bildirge sahiplerinin gerek nicelik gerek nitelik olarak ilahiyat camiasını temsil etme yetki ve yeterliliklerinin olduğu da söylenemez.
Bildirgenin içeriğine gelirsek, şeriatı nasıl anlamalıyız ve İslam’la ilişkisi nedir?
Her bilim insanı bilir ki bazı kavramların sözlük anlamı ile terimsel anlamı farklı olduğu gibi bazen bölgesel ve zamansal farklılıkları da oluşabilmektedir. Şeriatla İslam yan yana kullanıldığında “Şeriat İslam’dır”, “Şeriat İslam’ın bir parçasıdır”, “Şeriat İslam’ın fıkhî hükümleridir”, “Şeriat İslam’ın amelî/pratik yönüdür”, “Şeriat her peygamberin getirdiği dinin hayata tatbikidir” denilebilir ama asla “Şeriat İslam değildir” denilemez. Bildirgedeki bu keskin ve kesinci yargı eğer bir cehalet ürünü değilse açık bir saptırma örneğidir.
“Şeriat İslam’dır” ne demek?
İlahî dinler, kuralları Yüce Allah tarafından konulan, peygamberler tarafından bildirilen ve hayata geçirilen yapılardır. İlahî dinin üç boyutu bulunur: İnanç, uygulama ve vicdanî ilkeler. İnanç boyutuna akaid, uygulama boyutuna ibadet ve hukukî hükümler, vicdani ilkelere ise ahlak denilir. İlk dönemlere bakıldığında ve Kur’an’ın bütünü göz önünde bulundurulduğunda bunların tamamına şeriat veya şeriat kuralları denildiği görülür. Nitekim Kur’an’da her peygambere bir şeriat indirildiği bildirilmekte, örnek kabilinden de Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa ve Hz. Muhammed Mustafa’ya verilen şeriatlar sayılmaktadır. (Maide 48; Şûra 13). Kuralları Allah tarafından belirlenmiş ve konulmuş olması yönüyle şeriat İslam’ın kendisidir. Çünkü “Allah’tan başka hüküm koyucu yoktur” ilkesi, gereği şeriat koyucu (şâri‘) hakikatte ve yalnızca Yüce Allah’tır. Hz. Peygamber şeriat hükümlerini tebliğ etmesi sebebiyle mecazen şeriat koyucu (şâri‘) diye nitelendirilir. Bu sıfatla İslam hukukçularının (fukaha) kastedilmesi de söz konusu değildir.” (bk. “Şeriat” md. DİA). Demek ki şeriatın hükümlerini koyan Yüce Allah’tır, peygamber ancak bildirme ve uygulama yetkisine sahiptir, âlimler ise kıyas, içtihat ve fetva yoluyla şeriatın hükümlerini tespit, tayin ve tatbikte bulunabilirler. Yüce Allah’ın koyduğu ve Hz. Peygamber’in bildirdiği ve uyguladığı hükümler kesindir; fakihlerin yorum, içtihat ve fetvaları tercihe ve değişime açıktır.
“Şeriat İslam’ın bir parçasıdır” ne demek?
İslamî ilim dallarının oluşması ve gelişmesi sürecinde ulema bilimsel tasnif olarak ibadetler, helal-haram, ticari veya sosyal anlaşmalar, evlilikler ve boşanmalar gibi İslam dininin uygulama yönüne ait hükümlerine şeriat ahkamı demişlerdir. Bununla ilgili ilim dalına da fıkıh ilmi adı verilmiştir. Aynı şekilde dinin inançla ilgili hükümlerine itikadî hükümler, ilim dalına da akâid ilmi ismi verilmiştir.........
© Maarifin Sesi
visit website