İnsan, Niçin Yapmayacağı/Yapamayacağı Şeyleri Söyler?
Köyümüze elektrik geldiği yıl, fakültede üçüncü sınıf öğrencisiydim. Yaz tatilinde imece usulü yapılan bazı çalışmalara destek olmak istedim. Bir gece yarısı birkaç köylüyle muhtarın evindeki toplantıya iştirak ettim.
Hattı yapan şirketin yetkilisi olan mühendis, o gece orada işçilerin başındaki usta ile muhtar ve köylülere; “Ustacığım, muhtarım, arkadaşlar! Şimdi gözlerinizi kapatın. Köyün elektriğinin bir hafta içinde bağlandığını düşünün. Bir hafta içinde ana hattı çekip bu köyün elektriğini ya-ka-ca-ğız! Her taraf ışıl ışıl olacak.” diyor, bunları muhtemelen ayık kafayla söylemiyordu.
Bu heyecan verici sözleri duydukça muhtar ve köylülerin gözleri gaz lambasının sarı ışığından daha çok parlıyordu. Çünkü evlere tesisat döşenmiş, ağaç ara direkler dikilip/diktirilip hatlar çekilmiş, heyecanlı bir bekleyiş başlamıştı.
Lakin komşu köyden gelecek ana hat henüz ortada yoktu.
O engebeli arazide her birinin ağırlığı en az yarım tonu bulan yirmiden fazla demir direğin (özel adı, adları vardır mutlaka) dikilmesi ve hattın çekilmesi, o zamanki mevcut imkânlarla -üstelik bir hafta içinde- mümkün görünmüyordu.
Burada olduğu gibi hayatım boyunca, neredeyse hayatımın her safhasında bu tür insanlarla karşılaşmış, sözler ve vaatler duymuş, “İnsan, niçin yapmayacağı ya da yapamayacağı şeyleri söyler?” diye düşünüp durmuşumdur.
Yalan, aldatma, hile, ikiyüzlülük, riyakârlık… Adını ne koyarsak koyalım, bu tür davranışlar günümüzde yaygınlaşmış; ‘yapmayacağı ya da yapamayacağı bir işi yapabilecekmiş’ veya ‘olmayanı olmuş, olanı olmamış gösteren’ insanların........
© Maarifin Sesi
visit website