Bernard Russel bizim torunu anlatıyor!
Çocuklarımız büyüdü ve serpildi. Küçükken yaşadıkları ve yaşattıkları halleri unuttuk. Şimdi ergenlik yaşında veya üzerindeler; akranlarına, yaşıtlarına özgü veya mahsus problemleri var. Bu problemler karşısına bazen gayri ihtiyari olarak ‘keşke küçük halleriyle kalsalardı’ diyoruz. Bazen de dünyanın zorluklarını kendi üzerimizde hissettiğimizde ‘keşke çocuk olarak kalsaydık’ diye iç geçiriyoruz. Çocukların büyümesinden sonra ilk kez uzun yıllar sonra bir torun sahibi olduk. Adını Mustafa koydular. Onun sayesinde unuttuğumuz çocukluk hallerine yeniden geri döndük. Çocukluğu yeniden öğrenmeye başladık. Mustafa sıradan bir çocuk değil. Enerjik adeta bitirim, afacan ve kül yutmuyor. Bir şeye odaklandığında ne kadar hokkabazlık yaparsanız yapın kolayca vazgeçiremiyorsunuz. Hedefine ulaşmak için ısrar ediyor. Siz onu kandırmak isteseniz de o kanmıyor. Bazen kalem gibi aparatlardan mahrum etmek istediğinizde gözyaşlarına boğuluyor. İster istemez siz de sicim gibi gözyaşları karşısında pes ediyorsunuz. Kıyamıyorsunuz yeniden etrafı çizmek pahasına kalemi ona iade ediyorsunuz. Yanlış da olsa kararınızı bozuyorsunuz. Kalemi iade ettiğinizde zafer edasıyla size bakıp gülümsüyor. Gözyaşlarından eser kalmıyor. Dede diye parmağıyla bana doğru işaret etmesi aramızdaki bağı, sıcaklığı yeniden kuruyor. Dünya ile bağımız onun........
© Maarifin Sesi
visit website