Siyasetin Yolları Taştan: İbrahim Halil ÇELİK
İsmini Şanlıurfa Belediye Başkanlığına ilk defa aday olduğu 25 mart 1984 mahalli seçimlerine giderken Milli Gazete’de ki bir manşet haberle duydum. Bütün Türkiye ile birlikte kendisiyle yapılmış röportaja atılan ‘’kazanmasına kesin gözüyle bakılan… Urfa’yı İki binli Yıllara Hazırlayacak Adam’’ manşeti ve sonrasında tanıdım. Hatipliği ile şöhreti büyüyen partiye ve Türkiye’ye yayılmaya başlamıştı. Daha sonra kendisini bir seçim çalışması için 1988 yılında geldiği Bingöl’de dinledim. Kalabalıktan giremediğim salondaki ateşli konuşmasını ancak salon dışından dinleyebildim. Kalabalıklara motivasyon veren, coşturan konuşmasının tınıları halen hatır ve hafızamdadır. Sonrasında yükselen bir mahalli siyaset aktörünü bütün Türkiye tanıdı. Son on beş senede ise şahsen ve yüz yüze tanıştım ve konuştum/konuşmaktayım.
Hikâyesine mihenk teşkil eden ataklığının ve şahsiyetinin temelleri, yetişme tarzında ve güçlü sosyal etkileşim tarzında saklı. Cevval bir karakter. Daha çocuk yaşlardan itibaren okumaya başlamış. Okumaları daha sonra siyasi hareketine yön verecek olan inandığı rotayı derinleştirici ve güçlendiren bir seyir izlemiş. Savrulmalar yaşamadan, doğrular halinde ilerleyen bir hayat çizgisi var. Okumalarına Tagor’u da ekliyor. Bunu gören merhum arkadaşı Sabri Arslan’ın ‘’insanın yüreğinde yaralar açıyor, onarmıyor’’ ikazıyla okumalarını ufuk, ideal ve mefkure çerçevesine alıp dava sırtlığı ile daha da derinlere salarak devam ettiriyor.
Türkiye’nin ana akım fikir ocaklarından beslenmiş.
Büyük Doğu ve Necip Fazıl ilk fikri temas hattı olmuş. ’’Fedakâr, vefakâr diriliş erleri’’ olarak gördüğü Sezai Karakoç ve Diriliş mektebinden yürüyüş yollarının kodlarını yüklenmiş. Bediüzzaman ve Risale-i Nur hareketini ‘’Anadolu’nun saf mayasını iman nuru ile tenvire kalkan hareket’’ olarak tanımış ve maneviyatını beslemiş. Cemil Meriç ve eserleri, sonrasında Selamet Partisi ve Milli Görüş siyaset ekolü beslendiği ana fikir pınarları olmuş. Türkiye solu dahil ülkenin pek çok entellektüeliyle tanışmış ve görüşmüş. Eserleri yoluyla yakınlık kurmuş. Ayrıca doğunun ve batının belli başlı eserlerini ve klasiklerini okunanlar listesine eklemiş.
Onun Mehmet Akif’i su, Necip Fazıl’ı hava, Sezai Karakoç’u ateş, Muhammet İkbal’i toprak ve Said-i Nursi’yi de beşinci element olarak gören bir fikir dünyası var.
O kitaplarının ışığı, davasının nuru ve çilenin huzuru ile yolunu aydınlatmış. Davasına hizmet yolunda aşmak zorunda kaldığı zorlukları nimet bilmiş. Acıyı bal eylemiş.
Tanıştığı her kesim ve kısımdan siyaset, kültür ve ilim erbabı ile etkileşime girmiş.
İşin en kritik noktası ise ne........
© Maarifin Sesi
visit website