Maarif Modeli ve Dil Becerileri Üzerine Düşünceler
Maarif Modeli Türk Edebiyatı Programının okuma, dinleme/izleme, konuşma, yazma, yorumlama becerileri üzerine kurulmak gibi bir iddiası var. Bu hedef, 2005’ten beri sadece Türkçe ve Edebiyat derslerinin değil, bütün Programların hedefidir. Ders Programlarının giriş bölümünde bu hususlar açıkça yazılmıştır. Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin özel amacı olduğu için Maarif Programları bu hususu öne çıkarmaktadır. Bunda şaşılacak bir şey yok. Ancak Programların bu beceriler üzerine kurulması tamamen bize ait bir talep ve hedef değildir, bu hususlarda uluslararası sınavların (PISA, TIMSS) sonucu “içeriden” daha yönlendirici olmuştur. Belirleyecilik bakımından ÖSYM tarafından uygulanan sınavların bile önündedir uluslararası sınavlar. Siyaset, akademya, medya dünyası bu sonuçlara öyle ‘takıyorlar’ ki sınavlarda anlamlı bir puan aralığında olsak, bütün eğitim sorunları çözülmüş kabul edecekler.
Bakanlık da Türkiye’nin sırasını anlamlı bir seviyede ve sürekli tutmak için böyle tedbirler alıyor. Oysa bu konu çok yönlü bir şeydir. Öğrencilerin söz varlığı tespit edilmediği sürece bu husus açıklığa kavuşmaz.
Türk Edebiyatı Programının, dil becerileri ve anlama-yorumlama üzerine kurulmasında bir sorun yok. Sorun Programın sahada uygulanmasında görülecek. Çünkü Program, öğretmenlere yeni sorumluluklar ve iş yükü getirmektedir. Öğretmenin, dil becerilerini kazandırmak için sınıf ortamına hakim olmalıdır her şeyden önce. Yılların alışkanlığı ile toplum önünde konuşmaya mesafeli olan öğrenciler için diğer önemli engel dinlemeye de mesafeli olmalarıdır. Sınıfların kalabalıklığı, meslek liselerinde öğrencilerin konuşmadan, yazmadan, okumadan ziyade “yapma”ya yatkın olmaları zorluğu artıracaktır. Çünkü Fen Liseleri bile sözel........
© Maarifin Sesi
visit website