Türk Musikisinin Pirlerinden Hoca Zekai Dede
II. Mahmut’un vefatından sonra tahta geçen Sultan Abdülmecid, Batı müziğine daha fazla önem verince Hammamizâde İsmail Dede Efendi, Türk musikisinin eski itibarını yitirdiğini düşünerek “Bu oyunun artık tadı kalmadı” deyip saraydan ayrılmış, sonra da hac vazifesi için gittiği Mekke’de sırlanmıştır. Ondan bize 300 kadar bestesi ve yetiştirdiği talebeleri kalmıştır. Bu talebelerin en önemlilerinden biri Zekai Dede’dir.
1825 yılında Eyüp’te doğan Zekai Dede’nin babası, mahallenin imamı Hafız Süleyman Hikmeti Efendi, annesi Zineti Hanım’dır. Dönemin eğitim anlayışı gereği yedi- sekiz yaşlarındayken mahalle mektebine başlamıştır. Babası aynı zamanda burada hüsnü hat hocalığı, amcası da muallimlik yapmaktaydı. Amcasından hafızlık, babasından hat dersleri almış, ikisini de başarıyla tamamlayarak hafız ve hattat olmuş, Arapça ve mantık öğrenmeye başlamıştır ancak asıl istediği, kalbini titreten musiki ilmini öğrenmekti. Dede Efendi’nin talebelerinden olan Eyyûbi Mehmet Bey’le musiki meşk etmeye başladı. İnsan bir şeyi gönülden isterse kapılar açılırmış. Dede Efendi gibi bir müzik dehasının yetiştirdiği birinden ders almak her kula nasip olmaz. İlk derste onun musikiye yeteneğini fark eden Mehmet Bey, emeklerinin karşılığını aldıkça başka eserler meşk etmekten mutlu oluyordu. Zekai Efendi’nin namı İstanbul’da duyulmaya başlamıştı. Bu sıralarda hüsnü hat derslerine de devam ediyordu. O........
© Maarifin Sesi
visit website