Şafak Vaktinin Cihangiri: Itrî
“Büyük Itrî’ye eskiler derler,
Bizim öz musikimizin piri;
O kadar halkı sevk edip yer yer,
O şafak vaktinin cihangiri,
Nice bayramların sabah erken,
Göğü, top sesleriyle gürlerken,
Söylemiş saltanatlı Tekbir’i.”
Yahya Kemal Beyatlı, yukarıda ilk bendini yazdığımız şiirinde büyük bestekârımız Buhurizâde Mustafa Itrî’nin bestelerinde bir taraftan din, bir taraftan bütün bir hayatın aktığını, Balkanlar’dan Mısır’a kadar geniş bir coğrafyada biz olma, büyük bir medeniyet kurmanın merkezinde onun musikisinin olduğunu söyler. Günün aydınlanmaya başladığı şafak vaktinde bestesi Itrî’ye ait olan “tekbir”in söylenmesi onu “Şafak vaktinin cihangiri” yapar.
Babası veya dedesinin camide buhur yaktığı için ”Buhurizade” Mustafa Efendi olarak anılan, çiçekçilik ve meyvecilikle uğraştığı için güzel koku anlamına gelen “Itrî” mahlasını alan büyük bestekârımızın 1630-1640 yılları arasında doğduğu sanılmaktadır. Yaşadığı döneme göre iyi bir eğitim görmüş; Arapça, Farsça, edebiyat öğrenmiştir. Bunların yanında çocukluğundan itibaren gittiği Mevlevi tekkelerinde musiki eğitimi almıştır. Müzik araştırmacıları tarafından hocalarından birinin, müziğimize binden fazla eser armağan eden Hafız Post olduğu düşünülmektedir. Itrî, onun tarzını devam ettiren besteler yapmıştır. Osmanlı- Türk üslubunu ortaya çıkaran eserleriyle Klasik Türk müziğinin kurucusu olan Itrî, evrensel müzik için de bir kültürel miras değeri taşır. Bethoven onun için: “Ben hayatımda böylesine üstün bir bestekâr........
© Maarifin Sesi
visit website