Müziğin Şifası II
“İman edip iyi işler yapanlara gelince onlar cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.” Rum 30-15
Bu ayeti kerimedeki nimetleri müfessirler “güzel nağme, hoş ses” olarak tefsir edip Cennet ehlinin orada hoş nağmeler dinleyeceği şeklinde yorumlamışlardır. Müziği oluşturan iki unsur ses ve ritim Yüce Yaratıcı tarafından insan ruhuna yerleştirilmiştir. Bu nedenle insan, yaratılışındaki ritmik özellikten kopamaz. İbni Sina “Tedavinin en iyi yollarından, en etkililerinden biri hastanın aklî ve ruhi güçlerini artırmak, ona hastalıkla daha iyi mücadele için cesaret vermek, en iyi müziği dinletmek, onu sevdiği insanlarla bir araya getirmektir.” der. Bunu bilen atalarımız asırlar öncesinde müziği bir şifa yöntemi olarak kullanmaya başlamışlardı.
Meşhur gezginimiz Evliya Çelebi “Seyahatname”sinde Yıldırım Bayezit tarafından Bursa’da kurulan ilk hastane olan Yıldırım Darüşşifası hakkında şunları yazar: “Duacısı olduğumuz merhum Bayezid-i Vakıfnamesi’nde hastalara deva, dertlilere şifa, divanelerin ruhuna gıda ve sevdalıların derdini azaltması için on adet şarkıcı, biri neyzen, biri kemancı, biri kuramcı, biri santurcu, biri udi olup haftada üç kere gelip hastalara ve beyinsel özürlülere musiki faslı verirlermiş.” Fetihten hemen sonra Sultan II. Mehmet tarafından İstanbul’da açılan Fatih Darüşşifası’nın bîmarhane bölümünde, oğlu II. Bayezid tarafından yaptırılan Edirne Darüşşifası’nda, ondan 400 yıl önce Selçuklu Sultanı Nureddin Zengi tarafından Şam’da kurulan Nureddin Hastanesi’nde, Kayseri’de Gevher Nesibe Şifahanesi’nde müzik aletleriyle güzel melodiler eşliğinde şifa yöntemleri uygulanıyordu. Sadece psikolojik rahatsızlıklara........
© Maarifin Sesi
visit website