menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

 Bir Hezarfen: Kazasker Mustafa İzzet Efendi

39 0
22.05.2024

Esseyyid Mustafa İzzet Efendi, 19. Yüzyılın hattat, bestekâr, hanende, neyzenlerinden ayrıca musahip, ser müezzin, kazasker, nakib’ül eşraf olan çok yönlü bir insandır. Kazaskerlik vazifesi gereği gün boyu birçok davaya bakıp vakıfları teftiş eden, tayinler yapan, aynı zamanda döneminin noteri olan ve şehrin asayişini temin eden bir görevde bulunup belki hapis cezaları verdikten sonra ruhunun yaralarını, anlatamadıklarını şaheser denilebilecek hatlarıyla, besteleriyle, neyiyle, güfte ve şiirleriyle dile getiren bir insandır. Aldığı dini eğitim, musiki eğitimi ve saray terbiyesiyle sanatını birleştirerek çağında izler bırakmış; hatları, besteleri, güfteleri günümüze kadar gelmiştir. Dönemin önemli bestekârları onun için “hace-i zaman” tabirini kullanırlar. Yetiştirdiği öğrencilerinin yaptığı eserler sanatkârlığının yanı sıra hocalığının da ne kadar büyük olduğunun delilidir.

Annesi, Mustafa İzzet Efendi’nin iyi yetişip ilim öğrenmesini her şeyin üstünde tutup babasız büyüttüğü yavrusunu hafız olması için Tosya’dan İstanbul’a uzak bir akrabanın yanına gönderdiğinde Sultan II. Mahmut’un saltanat yıllarıydı. Bir cuma namazı sonrası Bahçekapı Camii’nde hocası Kömürcüzâde’ye ait olan “Aldım hayali perçemin ey mâh dideme” dizesiyle başlayan hüzzam na’t-ı şerifi latif bir ses ve eda ile okurken kader bu ya Padişah da camideydi. Bu güzel sesli çocuğu görmek istemesiyle İzzet Efendi için ikbal kapıları açıldı. Sesine ve okuyuşundaki letafete hayranlık duyan Sultan, aynı zamanda bir iyi bir musikişinas olduğundan çocuğun sesinin güzel ama musiki bilgisinin yetersizliğini fark etmişti. Enderun’a alınmasını irade buyurdu ancak hem mevzuat hem de yaşının küçük oluşu Enderun-ı Hümayun’a doğrudan alınmasına müsait değildi. Bu nedenle onun Silahtar Ahmet Paşazade Ali Bey’in dairesinde yetiştirilmesine karar verildi. Bu sırada İzzet Efendi on üç yaşındaydı. Burada birkaç yıl hat, ney ve musiki dersleri aldıktan sonra Enderun’a kabul edildi.

Sarayda dönemin önemli musikişinaslarıyla çalışma fırsatı buldu ve bunu çok iyi değerlendirdi. Yaşadıkları ve öğrendikleriyle sanatkârlığı daha derinleşmiş, Sultan II. Mahmut’un düzenlediği bütün fasıllara hem sesiyle hem neyiyle katılır olmuştu. İyi ney üflemesine rağmen sesinin güzelliği dolayısıyla hanendelikte öne çıkıyordu. Yıllar içinde neyde de kendini geliştirerek sarayda üstün bir neyzen olarak kendini gösterdi. Çalıştıkça içindeki sanat ırmağı coşuyor, ruhunun akisleri ilahi bir nefes olarak neyden süzülen nağmelere dönüşüyordu.

Sarayda on yıl kadar kalan Mustafa İzzet Efendi, artık ruhunu özgür bırakarak kendini sanatına adamak istiyordu. Hassas bir insan olduğundan saraydaki kuralcı yaşam, protokole uymanın zorunluluğu sanatını istediği gibi ortaya çıkarmasını engelliyordu. Bu duygu ve düşüncelerinin sonucunda saraydan ayrılmak isteğini arkadaşlarına iletti fakat Sultan’ın ona olan teveccühünü bildiklerinden kimse bunu arz etmeye cesaret edemiyordu. Bir gün bütün cesaretini toplayarak kendisi........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play