menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ortadoğu’da Global Emperyalizm Neden Yeni Bir Yapılanmayı Gerekli Görüyor?

7 0
27.06.2024

(Kudüs Yazıları 5)

Ortadoğu’nun statüsü belirlendiğinde (1. Dünya savaşı sonrası) denklemde Yahudi devleti yoktu. Şimdi var ve elli küsur yıllık varlığına rağmen bünye onun gayri tabiî varlığını reddetmeye devam ediyor. Her şeye çare bulunsa bile Filistinli çocukların direnişi Yahudi devletinin varlığına ciddi şekilde tehdit oluşturuyor. Doğu-batı, komünist-kapitalist çatışmasının sona erdiği bir dönem, böyle bir düzenleme için elverişli şartlara sahiptir.

Bölge dengelerinin yeniden kurulması, yeni denklemler oluşturulması adına Filistin’de kan akıtılmaya devam edilmektedir. Bu denklemin oluşumunda, 1. Dünya Savaşı ile tek fark, samimi olarak İslâm toplumunun dâvasını güden tek bir gücün bile ortada bulunmamasıdır.

Osmanlı Devleti’nin varlığının bölge için ne anlam ifade ettiğini idrak etmek için yokluğunun ne demek olduğunu görmek gerekmiştir!

Filistin ve derinliğindeki Ortadoğu coğrafyası uluslararası kapitalist sistemin ayakta durması için sıkı kontrol edilmesi gereken bir bölge olarak kan ve ateş içinde tutulmaktadır. Coğrafyaya sonradan ithal edilen unsur, kendi varoluşunu şiddetle kabul ettirmeye çalışırken, kapitalist sistemin tahakkümcü karakterini de yansıtmaktadır. Bölge sırf Filistin’e mevzilendirilmiş İsrail ile kontrol edilemezse, başka yabancı unsurların coğrafyaya enjekte edilme ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu bakımdan Türkiye’nin yeri ve durumu bilhassa önemlidir. Geçen yıllarda pek ön plana çıkmayan Ermeni iddialarının ABD ve Avrupa’da uluslararası platformlarda gördüğü ilgi, ABD ve İsrail kontrolünde Kürt devleti projesi ve nihayet zaman zaman Pontus konusunun canlandırılmak istenmesi, Türkiye’nin “filistinleştirilmesi” için uygun vaktin beklendiği intibaını uyandırmaktadır.

Bilhassa Türkiye için kötü bir hayalden bahsettiğimiz söylenebilir. Filistin’de Yahudi devletinin varlığı da 19. Yüzyılın sonunda, hatta 20.yüzyılın başında bile kötü bir hayalden başka neydi ki!

Zeyl: Arkadan vuranlar ve vurduranlar!

Filistin’deki sistematik terör karşısında Türkiye uzun süre büyük bir gaflet içinde, dalalet içinde, hafıza kaybı içinde sersemlemiş vaziyette kalmıştır. Filistin’de yapılan zulmün şiddeti ayyuka çıktıktan sonra Türkiye’den çıkan resmî-diplomatik protesto üzerine çok satan bir gazetenin yönetmeni Araplar bizi arkadan vurdu masalını ısıttıktan başka mealen ne diyor bakın: “Biz Araplara yapılan baskı üzerine gereğini yaptık. Ey Araplar siz PKK terörü sırasında böyle bir şey yaptınız mı?” (Bu soruyu, Araplara değil, PKK terörünün gerçek arka plan destekçisi İsrail’e ve ABD’ye sormak gerekirdi.)

Bu tavır şu anlama geliyor: “Ey ahali, Filistinli Araplar her türlü insanlık dışı zulme layıktır. Çünkü onlar, bizi arkadan vuranların torunlarıdır ve bizim dış siyasetimize arka çıkmayanlar onlardır!”

Bu mantığın müptezelliğini bir an için tartışmayalım! Hatta onu bir an için “hakşinaslık” tezahürü olarak kabul edelim! Ve şu soruyu soralım: “Bizi İngilizler nereden vurdu?” Cevap: “Dört yönden!” Çanakkale’de 250 bin vatan evladı zayiat verdik. Mehmed Âkif “Çanakkale Şehitleri” şiirinde kimleri kastediyor?

Eski dünya, Yeni dünya, bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında
Ostralyayla beraber bakıyorsun Kanada

Filistin’de, Irak’ta, Suriye’de kiminle savaştık? Elbette İngilizlerle! Diğer sömürgeci devletler bizi hangi yönden vurdular peki? Bırakalım onları: Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar, Ruslar… Ya zamanımızın baş zorbası ABD? Bu devletlerin hepsiyle açıkça (ABD hariç) savaştık/savaşmak zorunda kaldık. (ABD ile gizli bir savaşın olmadığını kim iddia edebilir?) Birçoğunun ders kitaplarında birinci öncelikli düşmanız. Peki, Araplarla savaştık mı hiç? Hatırlayan beri........

© Maarifin Sesi


Get it on Google Play