Kudüs: Artuk Bey’den Sonraki Fetretten Osmanlı Barışının Sonuna
(Kudüs Yazıları 3)
Türkler, Kudüs üzerinde hâkimiyetlerini, Anadolu’dan önce kurdular. Atsız, Selçuklu devleti adına Kudüs ve civarını 1070’de Fatımilerden aldı. (Malazgirt zaferi: 1071, Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşu, 1078 İznik).
Bin doksan birde, dokuz yüz küsur sene önce, Artuk Bey Kudüs’te vefat etti. Ömrünün son yıllarını Kudüs Bey’i olarak geçiren Artuk Bey, Anadolu’yu İslam’a açan efsanevî büyük gazi kumandanlardan birisi idi. Anadolu dışında Suriye, Irak, Arabistan bölgelerinde gazalarla dolu bir hayat sürmüştü. Kudüs’te Süleyman mabedine giden yol üzerinde defnedildi. Abbasi Hilafetine karşı hareket eden Şiî Fatımîler onun ölümünden sonra, Artukoğullarını Haçlı istilasının başlamasından da faydalanarak Kudüs’ten uzaklaştırdılar. Kudüs Fatımilerin elinde fazla kalmadı, bir zamanlar gizli ittifaklar yaptıkları Haçlılar tarafından buradan tard edildiler. Binlerce Müslüman, kadın ve çocuklar dâhil, merhametsizce katledildi. Haçlı askerlerinin atları kan içinde kaldı. Kudüs Latin Krallığının merkezi oldu (1098-1187). Ancak Selahaddin Eyyübî, doksan yıl sonra tekrar Kudüs üzerinde Müslümanların hâkimiyetini tesis edebildi. Filistin’in bundan sonraki tarihi de Türk asıllı hanedanları/yöneticileri olan devletlerin tarihine karıştı (Memlûk, Osmanlı).
Tam beş asır önce, bugünlerde Yavuz Sultan Selim Mısır’da idi. Sene başında Ridaniye zaferini kazanmış, Memlûk devletine son vermişti. Mekke Şerifi Bereket, oğlunu Kahire’ye göndererek Selim Han’a tebriklerini ve bağlılıklarını bildirmiş ve Mekke ve Medine’nin anahtarlarını takdim etmiştir. Yavuz da Şerif’e vazifesinde devamı adına hilat ve teşrif (gösterişli bir elbise) göndermiştir.
İslâm dünyasının kalbi mahiyetindeki Hicaz bölgesinin rıza ile Osmanlı hâkimiyetini kabul etmesi büyük önem taşıyor. Bugün İslâm dünyasının düzmece devletleri/devletçikleri ve kifayetsiz muhteris yöneticileri, birbirlerine sömürgeci güçler adına kumpas kurarken, beş asır önce........
© Maarifin Sesi
visit website